‘Atatürk gerçek bir dindardı’ yazımda Atatürk’ün özenle saklanmaya çalışan dindar yönünü anlatmış, peygamberimize verdiği değeri şu sözüyle dile getirdiğini bildirmiştim.
O, Allah’ın birinci ve en büyük kuludur. O’nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir, fakat sonsuza kadar O anılacaktır, yaşayacaktır.”
O, Allah’ın birinci ve en büyük kuludur. O’nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir, fakat sonsuza kadar O anılacaktır, yaşayacaktır.”
Atatürk'ün Kuran-ı Kerim'e duyduğu derin sevgi ve saygısı, İslam dininin yaşanmasına olan inancı onun dindar yönünü her dönemde ortaya çıkarmıştır. Hz. Muhammed'i överek O'nu kendisine örnek alan Atatürk, Hz. Muhammed'in peygamberliğine kesin olarak iman etmişti. Hz. Muhammed'e duyduğu hayranlığı ve O'nun peygamberliğini heyecanla anlattığı bir sırada yanında bulunan M. Şemseddin Günaltay, Ata'nın o anki halini şöyle anlatmıştır:
"... Atatürk'ün denizlerden renk alıp renk veren gözleri, masanın üzerinde serili haritaya dikildi ve beni kolumdan tutarak masanın başına çekip parmağını bir noktaya dikti. Bu, kendi elleriyle çizdikleri bir askeri harita idi ve Hz. Muhammed'in büyük Bedir Cengi'ni adım adım gösteriyordu. Hz. Muhammed'e ve O'nun peygamberliğine kadar, büyük askeri dehasına hayran olan eşsiz Sakarya Galibi, Bedir Galibi'ni göklere çıkarırken, "O'nun Hak Peygamber olduğundan şüphe edenler, şu haritaya baksınlar ve Bedir destanını okusunlar" diye heyecanlandı. Ata'nın son sözü şu olmuştu:
- Hz. Muhammed'in bir avuç imanlı Müslümanla mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir meydan muharebesinde kazandığı zafer, fani insanların kârı değildir, O'nun Peygamberliğinin en kuvvetli delili işte bu savaştır. (Atatürk ve Din Eğitimi, Ahmet Gürbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, s.28)
Atatürk"ün Hz. Muhammed'e duyulacak sevgiyi tarif ettiği diğer sözleri ise şöyledir: "Büyük bir inkılap yaratan Hazreti Muhammed'e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir." (Şemsettin Günaltay, Ülkü Dergisi, sayı 100, s. 4)
Atatürk, peygamberimiz Hz. Muhammed’e olan sevgisini ifade etmek için kendi yüksek ahlakına uygun bir yol daha seçmişti. Mustafa Kemal Atatürk 1. Dünya Savaşı’nın sona ermesi üzerine Kasım 1918’de Adana`ya gelmiş, burada kaldığı 10 günlük süre içinde Yıldırım Orduları kumandanlık görevini devralmıştır. Atatürk`ün Adana`da kaldığı günlerde ordu kumandanı olmanın hatırasını ebedileştirmek için resmi kıyafetiyle fotoğraflar çektirmiştir ve fotoğrafın birinde Mustafa Kemal hasır sandalyede otururken ayakta duran yaverlerinden Salih Bozok ve Cevat Abbas görülmektedir. Göğsünde madalyalar da olduğu halde çektirdiği fotoğrafın birisinden de kartpostal yaptırmıştır. Aynı kartpostalın alt kısmına `Bir gaza ettik ki hoşnud eyledik peygamberi` yazdırarak İslam Peygamberi Hz. Muhammed`e(s.a.v) olan saygı ve bağlılığını belirtmiştir.
Suudiler 1926 yılında peygamberimizin mezarını da yıkmaya kalktıklarında Eğer bir tek taşına bile dokunursanız ordumu aşağı gönderirim’ diye telgraf çekerek Suudilerin mezarın tek bir taşına bile dokunamamasını sağlayan da Atatürk’tü. Hz. Muhammed Allah tarafından gönderilmiş müthiş aklıyla, derin imanıyla, olağanüstü ahlakıyla cihanda tektir. Üstün zekası, herkes tarafından kabul edilen dehası ile tüm dünya tarafından tartışmasız lider olan Atatürk’te peygamber efendimizin hayranıydı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder