16 Mart 2010 Salı

Razı ol, mutlu ol...


Çağın ve modernliğin insanlığa sunduğu onca imkâna rağmen, dünyamız tarihin hiçbir döneminde bu asır kadar mutsuz insanı bir arada görmemiştir herhalde. Emrine sunulan onca kolaylığa ve imkanlara rağmen insanoğlu yine mutsuz yine mutsuz...

İnsanlar mutsuz çünkü, ‘ne kadar imkan o kadar mutluluk' fikrine saplanmış bulunuyor. Bu saplantıdan kurtulamadığı sürece de gerçek mutluluğa ve huzura ulaşamaz. Oysa her ne şart altında olursa olsun Allah'tan gelene, O'nun takdirine razı olabilsek eminim dünya ve ahiret mutluluğumuz yolunda çok büyük adımlar atmış olacağız.

Allah bir ayetinde dünya ve ahretimiz, ‘kurtuluşumuz' ve ‘saadetimiz' için şöyle yol gösteriyor:

"Allah, onlardan razıdır, onlar da Allah'tan razıdır. İşte bu, en büyük kurtuluş ve saadettir" buyuruyor.

Rıza, yani hoşnut ve memnun olma, kabul etme... Kaderi yaşadığını bilerek kalbin daima huzur ve sükûn halinde bulunması... Allah'ın kulundan razı olması... ve kulun Allah'tan razı olması...

Allah'ın kulundan razı olması; onun inanç, amel, söz, fiil ve davranışlarını kabul edip sevap vermesi, onu affedip cennet ve nimetleriyle mükâfatlandırması demektir. Kulun Allah'tan razı olması ise, Allah'ın emir ve yasaklarını, helal ve haramlarını, kaza ve kaderini iyi, O'ndan gelen her şeyi, O'nun kendisi hakkında takdir ettiği her şeyi güzel ve hoş karşılamasıdır.

Bu ayeti açıklarken kulun, Allah’tan razı olmasına şöyle açıklık getirilir; Her hayır ve şer Allah'tandır. Her işi yaptıran Allah’tır. Bu iş Allah'tan geldiğine göre, bir Müslüman olarak bu işe rıza göstermek gerekir. Çünkü inanan bir insanın başına gelen her iş, müminin hayrınadır. Onun için vaki olanda hayır vardır buyrulmuştur. Vaki olan bir işle karşı karşıya olan, ne kadar zor olursa olsun buna rıza göstermesi gerekir. Başına gelen her olayı güzellikle karşılayıp Allah’tan daima razı olmalıdır.

Razı Olursan Razı Olunursun

Rızkın azaldığında rıza gösterebiliyor musun? Hastalandığında ya da başına bir musibet geldiğinde isyan etmeden, sabredip Allah’ın senin hakkındaki takdirine rıza gösterebiliyor musun? Daima Allah’a tevekkül edip, O’na yöneliyor musun? Bu dünyada verilmeyenler yüzünden üzülmeyip ahirette verilmesini umuyor musun? Sürekli imtihan olduğunun farkında oluyor musun? İşte önemli olan bu gerçeklerin farkında olmaktır.

Unutulmaması gerekir ki kulun her halükarda Allah’tan razı olması Allah’ın da o kuldan razı olmasını beraberinde getirir.

Kavmi, Hz. Musa’ya (Allah Teâlâ'dan öğren, neden razı ise, onu yapalım) dedi. Vahiy geldi. Allah buyurdu ki: (Kaza ve kaderime rıza gösterirseniz, sizden razı olurum. Benim rızam, sizin rızanıza bağlıdır. Benden razı olursanız, sizden razı olurum.)

Memnuniyetsiz Olursan Huzur Bulamazsın

Memnuniyetsizlik, hüzün, keder ve stresin önemli bir kapısıdır. Memnuniyetsizlikle birlikte karamsarlık, kasvet, ümitsizlik insanı kuşatır. Rıza hali ise tüm bu olumsuzlukları bertaraf eder. Adeta kişiye dünyada iken cennet kapılarını açar. Nefsin huzura kavuşması kaza ve kadere isyan etmekle değil aksine Allah'tan gelen her ne olursa ona razı olmakla elde edilebilir. Eğer Allah bir şeyi az takdir ediyorsa, bu o insan için en güzelidir. Allah kimi insana sağlığı, kimine parayı, kimine güzelliği çok verir, kimine de hiçbirini vermez. Bütün bunların verilmesi o insana hayır verilmesi anlamına gelmez, çünkü Allah dünyada insanlara bu nimetleri şükretmeleri için verir, eğer vermiyorsa o da bir güzelliktir. İnsan yine şükreder, hikmetini düşünür ve ahireti ister. Asıl olan insanın sonsuz hayatta bu nimetlere kavuşmasıdır. Kısacık geçen hayatta bunlara sahip olup ahirette olamamak insana çok büyük acı ve pişmanlık verir.

‘Kaderinizdeki tek bir saniyeyi bile değiştiremezsiniz’ başlıklı yazımda söylediğim gibi bütün olayları saniyesi saniyesine Allah yaratır. Eğer insan bu olaylardan razı olup hikmetini kavrarsa daima huzurlu ve mutlu olur. Aksi taktirde ruhu daima tatminsiz, huzursuz ve mutsuz olmaya mahkumdur.

www.dunyahayati.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder