16 Mart 2010 Salı

Toplum gerçek sevgiye Hz. Mehdi’nin gelişiyle kavuşacak


Sokağa çıktığımda işine giden, yolda yürüyen, alış veriş yapan insanların yüzüne baktığımda sevgisiz, mutsuz ve neşesiz yüzler görüyorum. İnsanların bakışları donuk. Sevgisizliğin ne kadar can yakıcı bir boyuta ulaştığı açıkça görülüyor. İnsanların yüzlerindeki durgunluk ve solukluktan mutlu olmadıkları, sevgiye, merhamete, anlayışa hasret oldukları anlaşılıyor. En hareketli ve kalabalık ortamlarda bile kimse kimsenin yüzüne bakmıyor, kimse kimseye herhangi bir güzel söz söylemiyor, iltifat etmiyor, hatta çoğu zaman göz göze gelmesine rağmen selam dahi vermeden geçip gidiyor. Herkes bir an önce işini bitirmeye bakıp, hedeflediği istikamete doğru gidiyor, ne etrafındaki insanlara ne çevresindeki güzelliklere, güzel bir çiçeğe, güzel bir mazaraya, sevimli bir hayvana ilgi göstermiyor. İnsanların birbirlerini sevmemelerinden kaynaklanan neşesizlik ve karamsarlık, çevreye ve hatta binalara dahi yansıyor. Bir güler yüz, bir güzel söz, bir ince düşünce, bir nezaket yok…

Sevgisizlik ve bencillik herkesi sarmış durumda, herkes önce kendisini düşünüyor. Sevgisizliğin en önemli tehlikelerinden biri, sevginin olmadığı ortamlarda insanlar öfkeye, nefrete, kine çok kolay yönelebiliyorlar. En küçük bir hata, en ufak bir yanlış söz, aslında hiç önemli olmayan yanlış bir karar bir anda çok büyük bir suçmuş gibi büyütülüyor, toplumsal bir öfke ve kin dalgası meydana getiriliyor. Sokakta tarfikte yanlış bir hareket yapsanız karşıdaki şöfor adeta çıldırma noktasına geliyor. İşyerinde bir hata yapsanız azarlama, bağırma, küçük düşürücü birçok söz söyleniyor. Sevgisizlik ve öfke toplumda öyle bir hal alıyor ki, bir futbol takımının taraftarları diğer takımın taraftarlarına aklın almayacağı bir öfke duyabiliyor, hiçbir sebebi ve açıklaması olmayan bir şekilde düşmanlık besliyor, neredeyse birbirlerini öldürebilecek şekilde taraflar birbirine saldırabiliyor.

İnsanların sevgiden ve merhametten bu kadar uzak olduğu bir ortamda, yapılması gereken kişilerin tek tek kendilerini düzeltmeleri değil, toplumun manen güçlendirilmesi, sevgi ve insaniyet ruhunun yeniden kazanılması için güçlü bir kültürel çalışma yapılmasıdır.

Toplumdaki bu sevgisizliğin çok acil önlem alınması gereken bir aşamaya geldiği açıkça ortadadır. Türkiye'nin böylesine bir nefret toplumuna dönüşmesi, sevgisizliğin bu derece yaygınlaşması normal bir durum değildir. Bizim milletimiz İslam ahlakıyla yoğrulmuş, sevgiyi, merhameti, değer vermeyi, kıymet bilmeyi, anlayışı, affetmeyi bilen bir millettir.

Toplumu derinden sarsıp manen ayağa kaldıracak bir ruhaniyet, muhabbet rüzgarı, sevgi ve coşku dalgası beklenmektedir. Toplumdaki bu bozulma çok kısa bir süre sonra yerini insanların birbirini çok sevdiği, saydığı, değer verdiği bir ahlaka bırakacaktır. Bu köklü manevi değişimin yaşanmasına bütün müslümanların hasretle beklediği Hz. Mehdi vesile olacaktır. Toplumun altınçağ döneminden önce ahlaken büyük çöküntüye uğrayacağı ancak Mehdi döneminde bambaşka bir ahlaka kavuşacakları bilinmektedir. Hadislerde Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışıyla tüm toplumun coşkulu bir sevgi yaşayacağı, sevgisizlikten kaynaklanan mutsuzluk ve donukluğun ortadan kalkacağı, denizdeki balıkların bile razı olacağı manevi bir aydınlık ve neşenin yaşanacağı haber verilmiştir.

Mehdi zuhur eder, herkes sadece ondan konuşur, O'NUN SEVGİSİNİ İÇER ve O'ndan başka bir şeyden bahsetmezler. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 33)

Hadiste haber verildiğine göre Hz. Mehdi'nin sevgisi tüm toplumda bir sevgi rüzgarı esmesine vesile olacak, sevgisizliğin, öfkenin, nefretin sonu gelecektir.

Böylece yer ve gök sakinleri ondan razı oldukları gibi, havadaki kuşlar, ormandaki yırtıcı hayvanlar, denizdeki balıklar bile memnunluk duyacaklardır. ÜMMETİ MUHAMMED’DEN (SAV) MEMNUN OLMADIK HİÇ KİMSE KALMAYACAKTIR. (Ukayli “En-Necmu’s-sakıb fi Beyanı Enne’l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale’t-Temam ve’l kamal)

Hz. Mehdi'nin gelişinin vesile olacağı sevinç ve mutluluk, tüm toplumun razı olacağı, neşe ve huzurla yaşacağı bir sevgi ortamının oluşmasını sağlayacaktır. Şu an yaşanan sevgisizlik ve mutsuzluk Hz. Mehdi’nin gelişinin habercisidir.İnsanlar altınça dönemi öncesinde böyle mutsuz bir dönem geçirdikten sonra gerçek mutluluğun, sevginin ve huzurun değerini daha iyi bileceklerdir.

Kaynak: http://www.mehdininozellikleri.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder