24 Mart 2010 Çarşamba

Ölümün yakınlığının gerçekten farkında mısınız?



Kimsenin bir saniye sonra hayatta olacağına dair bir garantisi yok. Ne yarın sabah uyanacağımızdan eminiz ne de bu yazıyı okumayı bitirdiğimizde hala hayatta olacağımızdan. Her akşam yatıyoruz, sabah kalkınca hızla koşturmaya başlıyoruz, günün yoğunluğu, akşam trafiği, günlük işler derken akşam yine yataklarımıza dönüyoruz. Peki her geçen gün ölüme bir adım daha yaklaştığımızı düşünüyor muyuz?

Kendimize biran önce şu soruları sormamız gerekmez mi? Bize bu kadar yakın olan ölüme gerçekten hazır mıyız? Hayatımızıbu çok önemli gerçeği unutmadan yaşıyor muyuz? Ölüme hazır olabilmek için ne yapmak gerekir?

Gazetelerin üçüncü sayfalarında her gün bir ölüm haberi okuruz: "Kaldırımda yürürken araba çarpan genç kadın olay yerinde can verdi", "Trafik kazasında 20 kişi hayatını kaybetti" ya da "Futbol oynayan genç kalp krizinden öldü"... Peki bizi bu haberlerde okuduğumuz kişilerden farklı ve özel kılan bir sebep var mı? Yakın bir zamanda bir başkasının bizim ölümümüzle ilgili bir haberi aynı gazeteden okumayacağından emin olabilir miyiz? Elbette hayır. Ölüm bize de her an, hatta büyük bir ihtimalle, bir dakika öncesinde ölmeyi hiç aklımızdan geçirmediğimiz bir anda gelebilir. Bir sabah yatağımızdan kalkamayabiliriz, belki de bu yaşadığımız hayatımızın son günü olabilir. Hiç beklenmedik bir anda gelen bir kaza saniyeler içinde bedenimizin ölümüne ve ruhumuzun alınmasına sebep olabilir. Ölümü düşünmeden yaşamak her geçen gün ölüme yaklaştığımız gerçeğini değiştirmez.

Ölümün Yakınlığını Unutturan Sebepler

Her konuda kendi menfaatlerini en ince ayrıntısına kadar düşünen ve hesaplayan bazı insanlar, doğrudan doğruya kendilerini ilgilendiren ölüm gerçeği konusunda kayıtsız ve umursamaz olabiliyorlar. Ölüm konusu açıldığında hemen kapattırıp oyalanmaya ve eğlenmeye devam etmek istiyorlar. Halbuki her gün bir adım daha ölüme yaklaşıyoruz. Peki ölümü unutturan nedenler neler? İnsan dünyaya dalıp nasıl gaflet içinde yaşıyor? Başlıca sebepleri şöyle sıralayabiliriz:

1. Düşünme ve akletme eksikliği: Bazı insanlar herhangi birinin ölümüyle karşılaştıklarında ya da ölümle ilgili bir konu açıldığında, "Allah gecinden versin, Allah kimsenin başına vermesin, Allah sıralıversin..." gibi sözlerle kendilerini avutur, konuyu hemen geçiştirmeye çalışırlar. Oysa konuşma esnasında çarçabuk geçtikleri bu konuyu biraz daha derin düşünseler, hayata bakış açılarıelbette farklı olacaktır. Bediüzzaman Said Nursi'nin de "Nasihat istersen ölüm yeter. Evet, ölümü düşünen, dünya sevgisinden kurtulur ve ahiretine ciddî çalışır" (Mektubat, 23. Mektup) sözüyle belirttiği gibi; ölüm gerçeğini düşünen bir kimse, dünyevi değerlere sıkıca bağlanmak yerine ölümle başlayacak sonsuz ahiret hayatı için hazırlık yapmasıgerektiğini anlayacaktır.

2. Yaşamın karmaşa ve hareketliliği: Yaşam öylesine akıcı ve hareketlidir ki kendini olayların akışına kaptıran insan özel bir çaba göstermezse, eninde sonunda kendisini yakalayacak olan ölüm gerçeğini göz ardı edebilir. Bu tip insanlar sürekli yeni dünyevi planlar, çıkarlar, hedefler peşinde koşarlar; bunlarla oyalanmaktan ölümü düşünmeye fırsat bulamazlar. Hiç ummadıkları bir anda da hazırlıksız ve şaşkın bir şekilde ölüm gerçeğiyle karşılaşırlar. Ama artık çok geçtir.

3. Doğum yanılgısı: İnsanlara ölümü unutturan sebeplerden biri de doğumların olmasıdır. Yeryüzünde nüfusun sürekli artıyor olması, sanki doğumlar ölümleri telafi ediyor, yaşam böylece dengeleniyor gibi bir yanılgıya, bu da ölüme karşı bir gaflet perdesi oluşmasına sebep olabilir. Oysa şu andan itibaren hiçbir doğumun gerçekleşmeyeceği bir döneme girsek, sürekli azalan nüfusla, insan sıranın yakında kendine de geleceğini düşünerek ölümü bir an dahi aklından çıkarmaz.

4. Yaşlılığa erteleme mantığı: Daha çok gençlerde ve orta yaşlılarda görülen bu mantığa göre birçok insan, genelde 60-70 yıl yaşayacağını hesaplar ve ancak ömrünün son yıllarını dini konulara ve ölüme hazırlanmaya ayırmayı düşünür. Oysa bir saniye sonra yaşayacağının bile garantisi olmayan, nerede ve ne zaman öleceğini asla bilmeyen bir insanın böyle uzun vadeli, sonuçsuz hesaplar yapması sadece büyük bir gafletin göstergesidir.

5.Dünyada hesap vermiyor olmanın rahatlığı: İşini sürekli hatalı yapan bir kimse, bir süre sonra bu durumu düzeltmezse işinden atılacağını bilir. Böyle bir sonla karşılaşmamak için de hemen işine daha sıkı sarılır, elinden geleni yapar. Ancak dünya hayatında Kuran ahlakına uygun bir hayat yaşayıp yaşamadığı hakkında birisine hesap verme zorunluluğu olmadığından, bazı insanlar bu konuda gevşeklik gösterebilirler. Bu tip kişiler yaşlılığa erteleme mantığında olduğu gibi, salih bir Müslüman tavrını yaşamayı hep ertesi güne ertelerler. Örneğin öfkesini yenmesi gereken bir anda kişinin, “şimdi çok sinirliyim, kızmak hakkım, bir dahakine öfkemi yenerim” ya da ihlaslı işler yapmak yerine boş vakit geçiren kişinin, “Bugün de biraz dinleneyim yarın daha çok çalışırım” demesi bu duruma bir örnektir. Ancak insanın hatalı olduğunu bildiği halde, nasılsa dünyada bu konuda sorgulanmayacağını düşünerek umursamaz davranması ona ölüm gerçeğini unutturan bir gaflet halidir.

Ölüm hakkında sürekli yazmamın nedeni insanlara mutlaka karşılaşacağımız ölümü hatırlatmak ve biran olsun düşünmelerini sağlamak. Bu dünyanın gelip geçici olduğunu burada çok az bir süre kaldığımızı görmüyor musunuz? Burası adeta göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir geçiş yeri gibi. Ama ölümü düşünmemek, dünyaya dalıp gitmek ve üstelik sadece dünya var zannedip ahireti unutmak çok büyük bir gaflet içinde yaşamaktır. Unutmayın ki böyle gaflete düşmeyip ölümü unutmayan, ahireti sürekli düşünen ve bekleyen, asıl yurdun orası olduğunu bilen inançlı insanlar var. Böyle akılcı, şuuru açık, nereye doğru hızla gittiğinin farkında olan insanlardan olun, sakın dünya işlerine dalıp kanmayın. Bitecek dünya hayatına bu kadar ehemmiyet vermeyin. Ne burada edindiğiniz evleri, ne arabaları ne de mallarınızı ölünce yanınızda götüreceksiniz. Yanınızda sadece takvanız, imanınız ve yaptığınız salih ameller olacak. Bu yüzden ölümü sık sık düşünün, neden yaratıldığınızı düşünün, kendinizi ve çevrenizi bu derin gafletin içinden mutlaka çıkarın.

http://www.yaklasanolumani.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder