18 Mart 2010 Perşembe

Larva döneminden uçuş teknolojisine, muhteşem yusufçuk böceği


Elimden geldiği kadar her gün Hayvanlar Alemi bölümünde Allah’ın yarattığı muhteşem canlılardan birini sizlerle anlatmak istiyorum. Bu muhteşem canlıların hangisine baksak hayret verici özellikleriyle karşılaşıyoruz. Hayvanlar öylesine mükemmel sistemlerle donatılmışlar ki bu sistemler teknolojiye ilham kaynağı oluyor. Küçücük yusufçuk da bu harika canlılardan sadece bir tanesi. Peki bu küçücük yusufçuk hangi özellikleriyle helikopter teknolojisine ilham kaynağı oluyor? Bu küçük canlının sağlam olduğu kadar esnek bir zırha sahip olmasının önemi nedir? Kompleks bir uçuş sistemine sahip olan yusufçukların metamorfozu (başkalaşım) esnasında neler yaşanıyor?

İnsanlar uçabilmenin yollarını bulmak için yıllarca araştırma yapmış, çeşitli dönemlerde farklı denemelerde bulunmuşlar. İlk uçağın yapılmasından bugüne ise yaklaşık yüzyıl geçmiştir. Bu arada binlerce değişik modelde uçak geliştirilmiş ve on binlerce bilim adamı daha iyi uçabilen makineler yapmak için çalışmışlardır. Sonuçta da ortaya bugün kullanılan mükemmel uçuş makineleri çıkmıştır.

Uçmak büyük bir avantajdır. Ancak bu avantaj, ne kadar kontrol altına alınırsa, o kadar etkili olur. Gerektiğinde havada asılı durmak veya istenilen noktaya dikine iniş yapabilmek, en az uçabilmek kadar önemlidir. İşte bu yüzden insanlar manevra yeteneği yüksek bir uçuş makinesi geliştirmişlerdir: Helikopter...

Ancak günümüz helikopterlerinin uçuş teknolojisi, çok küçük ve canlı bir "makinenin" uçuş teknolojisi ile karşılaştırıldığında oldukça ilkel kalmaktadır. Bu canlı uçuş makinesi; yusufçuk böceğidir.

Helikopterin İlham Kaynağı: Yusufçuk

Yusufçukların uçuş sistemi bir tasarım harikasıdır. Dünyanın önde gelen helikopter üreticisi Sikorsky, helikopter tasarımlarından birini yusufçuğu örnek alarak gerçekleştirmiştir. ( “Exploring The Evolution of Vertical Flight – at The Speed of Light”, Discover, Ekim 1984, s44-45) Bu projede Sikorsky’e yardım eden IBM firması, yusufçuğun resmini bir bilgisayara (IBM 3081) yükleyerek çalışmaya başlamıştır. Bilgisayarda, yusufçuğun havadaki manevraları da göz önüne alınarak 2000 adet özel çizim gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonunda yusufçuktan alınan örneklerle Skorsky’nin asker ve mühimmat taşımak için ürettiği model ortaya çıkmıştır.

Yusufçuğun Muhteşem Kanatları

Yusufçuğun vücudundaki sistemin en önemli kısmını kanatları oluşturur. Böceklerin iskeletleri “kitin” adlı bir dizi eklemli sert tabakadan meydana gelmektedir. Bu tabakalar dış iskelet yapısını oluşturacak kadar sağlam nitelikte yaratılmıştır. Aynı zamanda uçma kaslarının etkisiyle esneyebilme özelliğine de sahiptir. Kanatlar ise hem öne-arkaya hem de yukarı-aşağı hareket edebilirler. Kanatların bu hareketi, kendilerini gövdeye bağlayan kompleks bir eklem yapısı sayesinde gerçekleşir. Yusufçuğun sırtında, biri önde diğeri arkada olmak üzere iki çift kanat vardır. Kanatlar karşıt zamanlı olarak çalışır. Diğer bir ifadeyle, öndeki iki kanat yükselirken, arkadaki iki kanat alçalır. Kanatların hareketi iki karşıt kas grubunun hareketi ile sağlanır. Kasların bir ucu gövdenin içinde kaldıraç şeklindeki uzantılara bağlıdır. Bir kas grubu kasılarak bir çift kanadın yükselmesini sağlarken, öteki kas grubu da aynı oranda esneyerek ikinci çiftin alçalmasını sağlar. Helikopterler de aynı yöntemle alçalıp yükselir. Bu nedenle yusufçukların diğer bir adı da “helikopter böceği”dir.

Kompleks Bir Uçuş Sistemi...

Doğa fotoğrafçısı Gillian Martin, yusufçukları incelemek amacıyla 2 yıl süren bir çalışma yürütmüştür. Bu çalışma sonunda elde edilen bilgiler, bu canlıların son derece kompleks bir uçuş sistemine sahip olduklarını göstermektedir.

Manevra Yeteneğini Artıran Gövde...

Yusufçuğun vücudu, metalle kaplanmış izlenimi veren halkalı bir yapıya sahiptir. Buz mavisinden bordoya kadar çeşitli renklerdeki gövdenin üzerinde çaprazlama yerleşmiş iki çift kanat bulunur. Bu yapı sayesinde, yusufçuk çok iyi bir manevra yeteneğine sahiptir. Uçuşu hangi hızda ve hangi yönde olursa olsun, aniden durup ters yönde uçmaya başlayabilir. Veya havada sabit durup avına saldırmak için uygun bir pozisyon bekleyebilir. Bu durumda iken olduğu yerde kıvrak bir dönüş yaparak avına yönelebilir. Çok kısa bir zaman içinde, böcekler için olağanüstü bir hıza; saatte 40 km’ye ulaşır (Olimpiyatlarda 100 m koşan atletlerin hızı saatte 39 km kadardır).

Sağlam ve Esnek Zırh...

Yusufçuk, saatte 40 km hızla avına çarpar. Çarpmanın şoku çok şiddetlidir. Fakat yusufçuğun zırhı hem çok sağlam hem de çok esnektir. Zırhın bu esnek yapısı çarpmadan doğan enerjiyi emerek böceği rahatlatır. Ama aynı şeyi avı için söylemek mümkün değildir. Yusufçuğun avı, çarpmanın neden olduğu şok ile ya tamamen sersemler ya da ölür.

Çevik Arka Bacaklar...

Çarpışma sonrasında, yusufçuğun en etkili silahları olan arka bacakları devreye girer. Uçuş sırasında arkaya doğru kıvrık olan bacaklar, hızla öne açılarak sersemlemiş olan avı havada yakalar.

Dünyanın En İyi Böcek Gözü...

Çok yüksek hızlarda uçarken ani manevralar yapabilen yusufçuğun görme yeteneği de kusursuzdur. Yusufçuk gözü, dünyanın en iyi böcek gözü olarak kabul edilir. Her birinde 30.000 kadar ayrı mercek bulunan bir çift göze sahiptir. İki yarım küreye benzeyen ve başının yarısı kadar yer kaplayan gözler, böceğe çok geniş bir görüş sahası sağlar. Yusufçuk, gözleri sayesinde neredeyse arkasında olup bitenleri bile gözleyebilir. ( David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, İstanbul: İnkılap Kitapevi, 1982, s.52)

Uzun yıllar yapılan bilimsel araştırmalar sonucu doğadaki milyonlarca canlı hakkında ortaya çıkan bilgiler, canlılardaki sistemlerin çok üstün özellikler içerdiğini göstermektedir. Bunlardan biri olan yusufçuğun özellikleri, Allah’ın yaratışının mükemmelliğini gösteren yaratılış delillerinden biridir.
Görüldüğü gibi yusufçuk, her biri tek tek mükemmel yapıya sahip bir sistemler bütünüdür. Bu sistemlerin hepsi en ideal şekilde yaratılmıştır ve yusufçuk bu sayede yaşamını kolayca sürdürür.

Larva Halindeki Yusufçuklar Nasıl Metamorfoz Geçiriyor?

Yumurtadan çıkan larva 3-4 yılını suyun içinde geçirir. Bu süre içinde yakalayabildiği herşeyi yiyerek iştahla beslenir. Bunun için, bir balığı yakalayabilecek hızda yüzmesini sağlayan bir vücut ve avını parçalayabilecek güçte çenelerle yaratılmıştır. Larva büyüdükçe vücudunu saran deri ona dar gelir. Kendine dar gelen bu kıyafetini değiştirir. Metamorfoz denilen bu değişim esnasında ise şunlar yaşanır:

1. İlk olarak eski larvanın sırtı çatlar. Çatlak baştan sona doğru genişleyerek bir yarık halini alır. Bu yarığın içinden, sudaki canlı ile hiçbir ilgisi olmayan bir başka canlı çıkmak için çabalamaktadır. Son derece narin görünen bedenini, eski bedenin içinden çıkan ve onu emniyet kemeri gibi saran bağlar tutmaktadır. Bu bağlar ideal bir sağlamlık ve esneklikte yaratılmıştır. Eğer bağlar daha sert ve sağlam olsaydı, böceğin yarığın içinden doğrulması imkansız olacaktı. Aksi durumda ise bağlar yeni vücudu taşıyamayarak kopacaktı. Bu da henüz gelişmemiş olan larvanın suya düşüp ölmesine neden olacaktı.

2. Öte yandan yusufçuğun kabuk değiştirme işlemini kolaylaştıracak özel mekanizmalar devreye girer. Yusufçuğun yeni vücudu, eskisinin içinde iken sıkışıp büzülmüştür. Bu vücudu “açabilmek” için, özel bir pompa sistemi ve bu pompada kullanılan özel bir vücut sıvısı yaratılmıştır. Yarıktan dışarı çıkan kısımlara vücut sıvısı pompalanarak, böceğin sıkışıp büzüşmüş haldeki kısımları genişletilir.

3. Bu arada işlemeye başlayan kimyasal çözücüler, yeni bacaklara hiçbir zarar vermeden, eski bacaklarla olan bağı koparır. Bacaklardan bir teki eski zırhın içine sıkışırsa bu bir felaket olacaktır, fakat işlem kusursuzca gerçekleşir. Yusufçuk, bacaklarını denemeden önce yirmi dakika kadar kurumalarını bekler.

4. Kanatlar önceden gelişmiştir, fakat katlı bir durumdadır. Güçlü vücut kasılmaları ile kanat damarlarına vücut sıvısı pompalanarak buradaki dokuların iyice gerginleşmesi sağlanır. Yusufçuk kanatlar uzayıp gerildikten sonra kanatların kurumaları için de bir süre bekler.

5. Eski vücut tamamen terk edildikten ve kuruma işlemi de tamamlandıktan sonra yusufçuk bütün ayakları ve kanatlarını bir denemeye tabi tutar. Bacaklar tek tek bükülüp açılır, kanatlar ise kaldırılıp indirilir.

6. Nihayet böcek uçmak için yaratılmış formunu kazanır. Yusufçuk son olarak pompalama işleminin başarıyla çalışması için fazla vücut sıvısının son damlasını da dışarı atar. Artık metamorfoz tamamlanmıştır, böcek uçmaya hazırdır.

140 Milyon Yaşındaki Yusufçuklar Mükemmel Şekilde Yaratılmışlardır

Yusufçuğun manevra kabiliyeti ve metamorfoz gibi özelliklerinde de görüldüğü üzere, doğadaki hayranlık uyandıran sistemler, Allah’ın sonsuz ilminin delillerinden biridir. Yusufçuklar hakkında önemli bir detay daha vardır: Fosil kayıtları, ilk yusufçukların günümüzdeki örneklerinden tamamen farksız olduğunu göstermektedir. 140 milyon yıl öncesine ait bir yusufçuk fosilinin yanına bugün yaşayan canlısını koyduğumuzda aralarında hiçbir fark olmadığını görürsünüz. Canlılardaki mükemmel özellikleri her gün sizlere anlatmaya devam edeceğim, bu hayvanlarda yaratılan olağanüstü yönleri bilmek hepsinin yaratıcısı olan Allah’ın aklını ve gücünü daha iyi kavramamıza vesile olacaktır diye düşünüyorum…

www.hayvanlaralemi.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder