24 Mart 2010 Çarşamba

Gördüğümüz her şey beynimizde bir algı olarak yaratılıyor



Görme işleminin nasıl gerçekleştiğini okul yıllarında öğrenmiştik. Gördüğümüz nesneden gelen ışık gözün ön kısmındaki mercekten geçerek retinaya düşer ve buradaki sinir uçları tarafından elektriksel akıma dönüştürülerek beyindeki görme merkezine iletilir. Beyin bu sinyalleri anlamlı hale getirir ve görüntü olarak algılar. Diğer bir deyişle insan gördüğü şeylerin asıllarıyla asla muhatap olamaz; onların yalnızca kopya görüntülerini beyninde algılayabilir. Bu, bilimin gösterdiği büyük bir gerçektir.

Örneğin biz bir eşyaya, örneğin evimizdeki buzdolabına baktığımızda onu ancak beynimizin arka tarafındaki küçücük bir bölgede görürüz. Işık gözümüzdeki retinaya geldiğinde, retinada buzdolabını ters ve iki boyutlu görüntüleri oluşmakta, ardından bu görüntü, elektrik akımına dönüşerek beynimizin arkasındaki görme merkezine ulaşmaktadır. Bunun üzerine biz de buzdolabının düz, üç boyutlu ve kusursuz görüntüsünü beynimizdeki bu görme merkezinde görürüz. Diğer bir anlatımla biz buzdolabının aslıyla değil, onun sadece kopyasıyla muhatap oluruz.

Buna göre insanın günlük hayatında karşılaştığı her şey; sokaklar, caddeler, caddelerde yürüyen insanlar, etrafta koşuşturan çocuklar, artlarında beyaz bir iz bırakarak uçan jetler, dükkanlar, süpermarketler, mağazalar, dev alışveriş merkezleri, villalar, iş yerindeki çalışma arkadaşları, ailesi, arkadaşları, evi, evindeki tüm eşyalar, gardırobundaki tüm giysiler, kısacası doğduğu andan öleceği ana kadar “görüyorum” dediği şeylerin yalnızca kopya görüntüleriyle muhatap olmaktadır. Bu açık gerçeği biraz düşünen bir insanın Allah’ın yaratma sanatının inceliklerine de daha iyi vakıf olmaya başlayacağını düşünüyorum. Allah evrendeki harikalıkları büyük bir akıl ve sanat ile yaratıyor, ancak bütün bu güzellikleri bizlere yalnızca beynimizdeki küçücük bir noktanın içerisinde gösteriyor. Bu, Allah’ın en büyük mucizelerinden ve muhteşem sanatının en açık göstergelerinden biridir.

Eşya Alemini de Allah Yaratır

İnsanların bir kısmı canlıları ve doğadaki unsurları Allah’ın yarattığını kabul ederken, insan eliyle üretilen şeylerin; örneğin köprülerin, gökdelenlerin, sürat motorlarının, kıyafetlerin, kısaca eşya aleminin de Allah tarafından yaratıldığını kavrayamaz ve bunları insanların müstakil güçleriyle yaptıklarını zannederler. Oysa hiçbir varlığın kendine has müstakil gücü yoktur. Şehirler, medeniyetler kuran, uçakları tasarlayan, gemileri, tankerleri inşa eden insanlar da Allah’ın yarattığı aciz birer varlıklardır ve Allah dilediği için hareket edebilmekte, Allah dilediği için düşünüp akledebilmekte ve ortaya bir ürün çıkarabilmektedirler. Allah dilemese onlar da dileyemez ve hiçbir şeye güç yetiremezler. Allah bir Kuran ayetinde bu konuyla ilgili şöyle buyurmaktadır:

Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Gerçekten Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (İnsan Suresi, 30)

Allah insanların ısınmaları için kaloriferileri, sıcak su temin etmeleri için kombileri, şofbenleri, gidecekleri yere kolay gidebilmeleri için yolları, arabaları, trenleri, deniz taşıtlarını, yemek ihtiyaçlarını gidermek için çeşit çeşit yiyecekleri ve bu yiyeceklerin pişirildiği fırınları, ocakları, tencereleri, tavaları yaratmakta, kısacası insanların emrine verdiği eşyalar vesilesiyle onların bu dünya hayatında rahat yaşamalarını sağlamaktadır. Aynı şekilde, soğuktan koruyan kalın giysileri, yaz güneşinden koruyan yazlık ince giysileri yaratan ve insanların rahat etmeleri için çeşit çeşit giyim eşyasını onların hizmetine veren de Allah’tır. Bu giysiler insanları hem soğuk ya da sıcaktan koruduğu gibi, aynı zamanda onlara bir de süs kazandırmaktadır. Allah giyim eşyalarını Kendisinin yarattığını bir ayetinde şöyle belirtmektedir:

Ey Ademoğulları, Biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size 'süs kazandıracak bir giyim' indirdik (var ettik)... (Araf Suresi, 26)

Bu büyük ve kesin gerçek doğrultusunda, eşya aleminin kaynağının “insanlar” olmadığı da çok daha kolay kavranabilir. Nitekim eşya da, eşyanın üretilmesine vesile olan insanlar da Allah’ın beynimize birer algı olarak hissettirdiği kopya görüntülerden başkası değildir. Eşya dışarıda vardır ama biz asla dışardaki eşya ile muhatap olmayız, bizim muhatap olduğumuz sadece beynimizdeki kopyalarıdır. Eşya alemini ya da canlılığı; içlerindeki bütün detaylarla birlikte, tamamını aynı yerde; beynimizde yaratan ise Yüce Allah’tır.


Yazılarımda sürekli dış dünyayı, beynimizde kapkaranlık ve küçücük görme merkezinde yaratılan görüntülerle gördüğümüzü anlatıyorum.

Kapkaranlık bir yerde Allah ışıl ışıl bir güneşin, apaydınlık gökyüzünün görüntülerini oluşturuyor.

Beyin ışık geçiren bir organ değildir, görme merkezi kapkaranlıktır, seste geçirmez. Ama biz apaydınlık bir dünyayı seyredip, dış dünyaya ait bütün sesleri duyarız. İşte bunu yaratan Allah’tır. Bu konunun düşünülmesi ve kavranması insanın hayatını değiştirecek çok önemli bir bilgidir.

Çünkü bu gerçek kavrandığında Allah’ın bütün bu görüntüleri beynimizde yarattığını ve bizi imtihan ettiğini çok daha net bir şekilde kavrarız.

Bu da hayata bakış açımızı tamamen değiştireceği gibi ne kadar aciz olduğumuzu, hepimizin kaderimizi yaşadığımızı ve tek gücün Allah olduğunu çok net anlamamızı sağlar. Bu gerçeği mutlaka düşünüp kavramaya çalışın…

Kaynak: www.guncelyorumlar.com
(http://www.maddeninardindakisir.com)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder