25 Mart 2010 Perşembe

En çok kızdırıcı olan ne biliyor musunuz?



Şimdi bir insan düşünün, dünyaya gözlerini açıyor. Rahat rahat nefes alıyor, yiyor, içiyor, yürüyor, düşünüp konuşabiliyor. Topraktan birçok çeşitli muhteşem meyveler, sebzeler çıkarılmış, emrine etler, türlü türlü içecekler sunulmuş. Bu insan sofranın başına geçiyor, önüne serilmiş bu nimetlerden yıllarca yiyip içiyor. Çeşitli güzel kıyafetler giyiyor, parfümler kullanıyor, son teknoloji ile üretilmiş arabalara biniyor, uçakla dilediği ülkeye seyahat ediyor. Çevresine baktığında ise muhteşem bir dünya var, birbirinden olağanüstü hayvanlar ve bitkiler yaratılmış, harika denizler, gökyüzü, dağlar, ormanlar, olağanüstü güzellikte çiçekler ve bahçeler...

İşte bu adam böyle bir dünyaya gözlerini açıyor ve nerdeyse 60-70 yıl bütün bu nimetlerden sonuna kadar yararlanıyor. Ömrü boyunca hep daha fazlasını istiyor. Bedeni daha güzel olsun istiyor, daha iyi bir ev ve araba istiyor, eş ve çocuklar istiyor, bankaya yığınla para yığmak istiyor, sürekli seyahatlere gitsin, yesin, içsin, eğlensin ve gününü gün etsin istiyor ve bunların çoğunu da elde ediyor. Fakat en çok şaşırtıcı olan ne biliyor musunuz, ya da en çok kızdırıcı olan? Bu insan bu kadar yıllık ömrü boyunca bu sofraları bana kim hazırladı demiyor. Sofraya oturup yiyip içip arkasını dönüp gidiyor, muhatap bile olmuyor. Bütün o yediği içtiği nimetlerin kendisine Allah tarafından verildiğinden haberi bile yok. Ömrü boyunca kalbi atıyor, yürüyor, koşuyor, spor yapıyor, bütün bunları yine Allah’ın kendisine verdiğinden haberi bile olmuyor. Kendisinin haberi bile yokken onu yoktan var eden, kalbini, bütün beyin hücrelerini, damarlarını yaratan Allah’ı inkar ediyor ve görmezden geliyor.

Dünyadaki her şey ama her şey Allah’ı hatırlatırken bir insanın Allah’ı hiç düşünmemesi ve Allah’ı fark edememesi tarif edilemeyecek kadar şaşırtıcı bir olaydır. Bu insan öyle derin bir gaflette yaşamaktadır ki uyandırmanız mümkün olmaz. Ne söylerseniz söyleyin, ne kadar yaratılışa dair delil gösterirseniz gösterin bütün söylediklerinizi çok normal ve sıradan karşılar. Kalbinde en ufak bir heyecan ve sevgi oluşmaz. Bütün bu kâinatın aslında sadece kendisi için yaratıldığını fark edemez. Nimetlere şükretmek aklına bile gelmez. Şimdi bir an için durup düşünün. Siz bir insana mükemmel bir ziyafet hazırlıyorsunuz, bunun için emek veriyorsunuz ve bunu ölene kadar yapıyorsunuz ama o size bir kere bile teşekkür etmeden bütün verdiklerinizi alıyor ve arkasını dönüp gidiyor. Şimdi bunun ne kadar kızdırıcı olduğunu kavrayabiliyor musunuz?

Bu kadar delil varken, tüm kainat Allah’ın binlerce delili ile dolu iken bir insanın Allah’tan habersiz yaşaması yalnızca onun öyle yaratıldığının delilidir. Çünkü aksi taktirde insanın bu olağanüstülüğü görmemesi mümkün değildir, heyecanlanmaması, kalbinde Allah’a karşı derin bir sevgi oluşmaması mümkün değildir. İnsanın Allah’a iman etmesi için tek bir tohumun toprağa atıldığında yüzlerce metrelik bir ağaca dönüşmesi bile yeterlidir. Ama kâinat birbirinin içine geçmiş galaksilerden, yıldızlardan tutun da, atoma, DNA’ya, hücreye kadar milyonlarca mükemmel detaylarla doludur. İşte bütün bunların içinde yaşayıp da gözleri kör olan, kulakları sağır olan milyarlarca insan Kuran’da şöyle tarif edilir:

Biz önlerinde bir sed, arkalarında bir sed çektik. Böylelikle onları örtüverdik, artık görmezler. (Yasin Suresi, 9)

Kendilerini uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir; inanmazlar. (Yasin Suresi, 10)

Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır. (Araf Suresi, 179)

Allah dünya hayatında Kendisini unutan, hiç şükretmeyen insanların ahirette hiç konuşamayacaklarını bildirir. Bu ne demek biliyor musunuz? Allah bu milyarlarca insanın mazeretlerini hiç dinlemeyecek, onların sonsuza kadar konuşmalarına izin vermeyecek demektir. Bu da hiç bitmeyecek bir pişmanlık anlamına gelir. Allah sonsuz adalet sahibidir, her topluluğa bir uyarıcı gönderir. Ömürleri boyunca birçok şekilde kendilerini uyarır, çeşit çeşit imtihanlarla onların düşünmelerini sağlar. Buna rağmen direnen, yüz çeviren ve Allah’ı görmezden gelen insan ahirette kendisine verilen azabı hak etmiş olacaktır…

Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar... İşte onlar; onlar için ahirette hiçbir pay yoktur, kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onları gözetmez ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır. (Ali İmran Suresi, 77)

Kaynak: www.nedenvariz.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder