14 Mart 2010 Pazar

Kornea Evrim Teorisini Çürütmek İçin Tek Başına Yeterlidir


Kapkaranlık beynimizin içinde muhteşem renkli bir dünya görüyoruz. Masmavi deniz, gökyüzü, rengarenk çiçekler, kuşlar, güneşin parlayan görüntüsü hepsi beynimizin içinde kapkaranlık görme merkezinde elektrik sinyalleriyle yaratılıyor. Peki 40 organdan oluşan gözün sadece tek bir organı olan korneaya bakalım. Sadece kornea, tek başına evrim teorisini yerle bir eder. Diğer kırkı organın ise safhalar halinde oluştuğunu ve sonunda gözün gördüğünü söyleyen evrimciler iyice komik duruma düşerler.

Öncelikle korneanın şu özellikleri son derece hayret vericidir:
Gözün penceresi olan ve canlı bir et parçasından oluşan kornea, hangi özellikleri sayesinde cam gibi şeffaf olmaktadır? Dünyaya liflerden ve sinirlerden oluşan saydam bir et parçasının arkasından baktığımız halde nasıl olup da herşeyi bu kadar net görürüz? Kornea acil durumlarda hangi stratejilere başvurur? Yapısında kan damarları bulunmayan bu canlı organel, nereden beslenir?

Kornea Neden Tüm Gözü Kaplamaz?

Göz üzerindeki sert ve dayanıklı beyaz dokunun yapısı, gözün önündeki çıkıntılı bölüme gelince değişir. Bu çıkıntılı bölüm kornea denilen, ışığı geçiren saydam bir tabakadan oluşur. Birbirlerinin devamı oldukları halde göz akı ve korneanın yapıları tamamen farklıdır ve kesin bir sınırla ayrılırlar. Göz akı, bir binanın dış cephesini kaplayan sert granit kaplamaya, gözün önündeki şeffaf kornea da bu binanın penceresine benzetilebilir.

Eğer korneayı oluşturan ince doku gözün bütününü kaplasaydı, göz dış etkilere karşı son derece savunmasız ve güçsüz kalacak, her an kör kalma tehlikesi söz konusu olacaktı. Eğer göz akını oluşturan sert ve mat doku gözün önündeki saydam tabaka üzerinde devam etseydi, bu sefer de ışık merceğe ulaşamayacak ve görüntü oluşamayacaktı.

Vücut içinde çok özel bir işleve sahip olan gözler, 40 temel parçadan oluşur. En gelişmiş kameradan çok daha kusursuz bir görüntü ve netlik sağlayan insan gözü, organellerinin olağanüstü işlevleri sayesinde harikulade yapısını her an korur. Gözün penceresi konumunda olan kornea da, ışığı geçiren saydam yapısı ile görme mucizesinde büyük bir öneme sahiptir.

Nesneleri Net Görmede Korneanın Etkisi
Kornea denen saydam bölüm ışık ışınlarını kırarak, bu ışınların mercekten geçip, gözün arkasındaki retinaya ulaşmalarını sağlar. Odaklama için gerekli olan ışığın kırılımının üçte ikisi bu sayede sağlanır. Kırılmanın geri kalan üçte birlik bölümünü ise, gözün iç kısmında bulunan mercek gerçekleştirir.

Nesneleri net görebilmek için korneanın her zaman saydam ve çok duyarlı olması gerekir. Çünkü saydamlığını yitirdiği anda göze yeterince ışık giremediği için görüntü bulanıklaşır. Gözün dışarıya açık olan bölümündeki bu katmanın çok duyarlı olması da göze kaçan küçük bir toz parçasının bile hemen fark edilip temizlenmesini sağlar. Korneanın bu derece saydam olmasının sebebi, kendisini oluşturan liflerin hassas bir düzen içerisinde sıralanmalarıdır. Bu sıralanmaya yapılacak herhangi bir müdahale korneanın kararmasına ve görüntünün bulanıklaşmasına sebep olur.

Fotoğraf makinesi için objektif ne kadar önemliyse göz için de kornea aynı önemi taşır. Aynı zamanda vücuttaki en hassas yapılardan biri olan kornea o kadar şeffaftır ki, ancak çok yakından dikkatle bakıldığında görülebilir.

Korneanın Acil Durum Stratejileri

Kornea yüzeyi gözle görülmeyen sinirlerden ve lenf damarlarından oluşur. Ancak bunlar görüntüyü bozmazlar. Bu sinirler en hafif dokunuşa veya dokunma tehlikesine karşı harekete geçip, reflekslerle göz kapağı gibi koruyucu mekanizmaları yardıma çağırırlar. Göz kapağı, kornea üstüne yapışan herhangi bir şeyi derhal dışarı atar ve göz kapağının kapanması korneayı diğer muhtemel tehlikelerden korur.

Kornea bir anlamda arkasında gözün çalıştığı bir penceredir. Rüzgarın savurduğu bir kum tanesi veya talaş parçası korneayı çizebilir. Kornea bu tür sebeplerle çizilirse ya da hasara uğrarsa kendi kendini tamir edebilir. Göz hızlı bir şekilde kendini yenileyebilir.
Korneayı oluşturan hücreler gözyaşındaki glikoz ve havadaki oksijen ile beslenirler. Burada kan damarları bulunmaz. Gece ise uykuda, göz kapaklarının altındaki zengin kılcal damarlardan beslenirler.

Kornea Evrim Teorisini Çürütmek İçin Tek Başına Yeterlidir

Gözümüzün görme fonksiyonuna sahip olabilmesi için, gözde bulunan yaklaşık olarak 40 ayrı küçük organelin hepsinin aynı anda ve bir arada var olmaları gerekir. Diğer taraftan, görebilmek için, bu organallerden yalnızca biri olan korneanın da sahip olduğu özelliklerle yine bir anda ve eksiksiz olarak gözde bulunması şarttır. Kornea ancak gözün tam orta yerinde, tamamen şeffaf, her uyarıya son derece duyarlı yapısıyla ve bu yazıda konu ettiğimiz diğer üstün özellikleriyle “bir anda” ve “eksiksiz bir biçimde” var olursa görevini yapabilecek, dolayısıyla görme olayı mümkün olacaktır. Sonuç olarak gözün içindeki küçük organellerden yalnızca biri olan kornea bile evrim teorisini tek başına çürütmeye yetecek kadar mükemmel bir organdır ve Yüce Rabbimiz'in muhteşem yaratma sanatının delillerinden biridir.

Gözün bu karmaşık yapısı karşısında evrim teorisi tamamen çökmüştür. Darwin de bu gerçek karşısında büyük bir sıkıntı çekmiş ve hatta bu nedenle bir mektubunda "Gözleri düşünmek çoğu zaman beni teorimden soğuttu." itirafında bulunmuştur. (Norman Macbeth, Darwin Retried: An Appeal to Reason. Boston: Gambit, 1971, s. 101)

Kornea Hakkında...

Korneanın netliği tam olarak sağlanmasaydı hiçbir zaman düzgün bir görüntü görülemeyecek, dünya elbette şu anda olduğundan çok farklı görünecek, herşey puslu bir perde arkasından izlenecekti. Bu yüzden dış dünyayı ancak Allah'ın izni ile, bu incecik canlı tabakanın elverdiği netlikte izleyebiliriz.

Kornea, ışığın yaklaşık yüzde doksan sekizini geçirir ki bu, pencere camının şeffaflığına yakındır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; korneanın canlı bir doku olduğu, düzenli olarak beslendiği ve hücrelerden oluştuğudur.

Kornea vücuttan tamamen izole edilmiştir. Bu özelliği korneanın bir vücuttan diğerine naklini kolaylaştırır. Çünkü nakledilen doku, vücut tarafından reddedilmez ve kanda üreyen antikorlar buraya ulaşamazlar.

Korneayı oluşturan liflerin ve sinirlerin son derece hassas olmaları üstün bir yaratılışın delilidir. Çok narin olan bu tabaka, kompleks bir erken uyarı sistemi sayesinde, en ufak bir tehlikede dahi göz kapağını savunmaya çağırır.

Allah, Canlı Saydam Bir Et Parçasını Muazzam Özelliklerle Donatmıştır

Işığın kırılmasını hesaplamak son derece güç ve optik alanda uzmanlık gerektiren bir iştir. Ancak anne karnındaki bir hücrenin bölünmesi sonucunda ortaya çıkan kornea dokusu, bu hesaplamayı kusursuz bir şekilde yapar. Çünkü kornea ışığı tam retinanın üstüne düşürecek açıya sahiptir. Acaba kornea bu açıyı kendisi mi hesaplamıştır, yoksa korneayı oluşturan hücreler bu bilgiye ayrı ayrı mı sahip olmuşlardır?Elbette ki cansız ve şuursuz atomlardan oluşmuş hücrelerin böyle yetenekleri yoktur. Hücrelere neler yapacaklarını, hangi organı oluşturup, ne gibi görevleri üstleneceklerini ilham eden Yüce Allah'tır.

Korneanın ışığı retinaya düşüren objektife benzer şekli, liflerin ardından dünyayı görmemizi sağlayan olağanüstü yapısı, korneayı besleyen göz kapağı ve lenf damarları, erken uyarı sistemini oluşturan sinirler ve daha birçok özel ayrıntının tümü, tesadüfen oluşması mümkün olmayan birbirine bağlı kusursuz mekanizmalardır. Korneanın son derece detaylı hesaplamalar gerektiren tüm bu özellikleri her şeyi örneksiz yaratan Yüce Allah tarafından yaratılmıştır.
Evrimciler bu mükemmel yaratılış örnekleri karşısında hiçbir açıklama getiremeyip son derece bunalırlar. Tabii ki haklılar. Çünkü kainat bir değil, iki değil, milyonlarca açıklama getiremeyecekleri yaratılış harikalarıyla doludur.

Kaynak: http://www.gozmucizesi.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder