15 Mart 2010 Pazartesi

Hayvanlardaki mükemmel kamuflaj yeteneğini evrim asla açıklayamaz


Bildiğiniz gibi evrimciler kainattaki bu bütün mükemmelliğin, olağanüstü kompleks canlılığın ve bu müthiş düzenin tamamen tesadüflerle oluştuğunu öne sürerler. Evrimcilerin iddialarına göre harika canlılar tüm davranışlarını sözde evrimleştikleri atalarından almaktadırlar. Hâlbuki doğaya baktığımızda gerçeklerin hiçte öyle olmadığını, canlıların bu üstün yeteneklere zamanla kavuşmadıklarını, tam tersine doğar doğmaz bu yeteneklere sahip olduklarını görürüz.

Evrim teorisi, canlıların davranışlarının çevreye uyum sağlamak için değiştiğini savunur. Gerçekte ise davranışların evrimle hiçbir ilgisi yoktur, Allah her canlıyı kendine has özelliklerle ve davranış şekilleriyle yaratmıştır. Örneğin bir kelebeğin hayatta kalabilmek için kamuflaj yaparak, kuru bir yaprak görünümüne sahip olmayı kendi kendine düşünüp, bunu vücudunda bir değişikliğe dönüştürmesi mümkün değildir. Ya da bir kunduzun akarsu yatağında suyun akışını kesebileceği ileri derecede mühendislik hesapları gerektiren bir baraj inşa edebilmesi ve ilk doğduğu andan itibaren bunu yapabilmesi kuşkusuz öğrenme ile ya da doğal seleksiyon gibi bilinçsiz mekanizmalarla açıklanabilecek bir durum değildir.

Hayvanlardaki üstün kamuflaj yeteneği karşısında evrimciler her zaman olduğu gibi büyük bir şaşkınlık yaşarlar ve buna hiçbir açıklama getiremezler. Canlılar bu olağanüstü yetenekleri sayesinde düşmanlarından mükemmel şekilde korunabilmekte, mucizevi şekilde şekil değiştirmekte, adeta kendilerini tamamen saklayacak taktikler geliştirmektedirler. Elbette kamuflaj yapan canlılar, korunmak amacıyla vücutlarını yaprağa, bir dala ya da bir çiçeğe kendi kendilerine benzetmiş değildirler. Hatta onlar bu benzerlikler sayesinde korunduklarının bile farkında değildirler. Ama buna rağmen istisnasız bütün canlılarda kamuflaj çok ustaca yapılmaktadır. Çiçeğin rengiyle aynı olan bir böcek, yaprak dalı gibi hareketsiz duran bir yılan, ıslak zeminin rengini alan bir kurbağa kısacası kamuflaj yapan tüm canlılar, kamuflajın özel olarak yaratılmış bir savunma taktiği olduğunu kanıtlayan birer delil niteliğindedir.

Üzerinde yaşadığı çiçekle aynı renkte olan bir örümcek, ağaç dalı gibi hareketsiz duran bir yılan, vücudunda gözüken büyük gözlerle düşmanını korkutan bir tırtıl, kurumuş yaprakla birebir aynı kanatlara sahip bir böcek, üzerinde durduğu bitkilerin rengini ve biçimini alan bir kurbağa... Tüm bunlar doğadaki mükemmel kamuflajın ilginç örnekleridir. Ve bize kamuflajın özel yaratılmış bir yöntem olduğunu göstermektedirler.

Evrimcilerin savunduğu başka bir görüş ise, hayvanların tecrübe ile bazı davranışları kazandığı yolundadır. Onlara göre, hayvanlar ortama en uygun davranışı zamanla öğrenirler. Uygun davranışı öğrenemeyenler ya da bilmeyenler de ölürler. Fakat, evrim teorisine göre “doğru davranış” ı tesadüfen öğrenmesi beklenen bu canlıların bunu doğar doğmaz nasıl akıl ettikleri açıklanamamaktadır. Dolayısıyla bu davranışların seçilmesi gibi bir iddia, en baştan çelişkilidir.
Hiçbir canlı böyle bir işlemi kendi kendine ya da tesadüfen gerçekleştiremez. Elbette ki canlılara kamuflaj yeteneğini veren, renk değişimini gerçekleştirecekleri kimya laboratuvarlarını vücutlarına yerleştiren üstün akıl ve bilgi sahibi olan Allah'tır. Canlılar, yaratıldıkları ilk andan itibaren kendilerini koruyabilecekleri birtakım özellik ve davranış biçimlerine sahiptirler, çünkü bu Allah’ın onlara verdiği üstün özelliklerden biridir. Allah canlılarda gösterdiği bu harika sanatla, kendi üstün, yüce ve mükemmel aklını tecelli ettirmektedir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder