15 Mart 2010 Pazartesi

Dehşetli bir sarsıntıyla sarsılan uçaktaki bir yolcu ne hisseder?


Herhalde hepiniz görmüşsünüzdür, kabin basıncı nedeniyle THY uçağı Londra’ya zorunlu iniş yapmak zorunda kaldı. Yolculara uyarı tam okyanusun üzerinde iken geldi. Peki hiç düşündünüz mü? Uçakta bulunan bir yolcu kaza anında neler hisseder, neler düşünür, aklından neler geçer? Peki ya kaza sonrasında kendisini nasıl avutur?

Dehşetli bir kaza anında her insan neredeyse aynı tepkiyi verir. Ağzından neredeyse aynı sözcükler dökülür. İstisnasız o uçakta bulunan herkes şiddetli sarsıntı anında ‘Allah’ım ne olur yardım et’ diyerek yalvarmıştır. Kaza anında tüm uçaktakiler dua etmeye başlar, hatta bazı insanlar dehşet ve korkudan şuurlarını yitirirler, kimileri de oldukça yüksek sesle dua etmeye başlar. İnsanların korku içinde Allah’a yalvarmalarının nedeni Allah’tan başka hiçbir gücün, kuvvetin kendilerini kurtaramayacağını vicdanen bilmelerinden kaynaklanır. Bazı insanlar bu dehşetli andan kurtulurlarsa, Allah’a samimi olarak yöneleceklerine dair söz vermeye başlarlar. Eğer karaya çıkarlarsa tam Allah’ın istediği gibi bir kul olacaklarına yemin ederler. Fakat karaya çıksalar da bu samimiyetsizliklerine devam edeceklerini Allah Kuran’da bildirmektedir.

Karada ve denizde sizi gezdiren O'dur. Öyle ki siz gemide bulunduğunuz zaman, onlar da güzel bir rüzgarla onu yüzdürürlerken ve (tam) bununla sevinmektelerken, ona çılgınca bir rüzgar gelip çatar ve her yandan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu (dalgalarla) gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, dinde O'na 'gönülden katıksız bağlılar (muhlisler)' olarak Allah'a dua etmeye başlarlar: "Andolsun eğer bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak sana şükredenlerden olacağız." (YUNUS SURESİ / 22)

Size denizde bir sıkıntı (tehlike) dokunduğu zaman, O'nun dışında taptıklarınız kaybolur-gider; fakat karaya (çıkarıp) sizi kurtarınca (yine) sırt çevirirsiniz. İnsan pek nankördür. (İSRA SURESİ / 67)

Peki kaza geçiren bir insan bu kendisi için çok önemli olayın hikmetini neden hiç düşünmez? Neden büyük bir hızla bu anı unutmaya çalışır? Her gün havaalanlarından kaç uçak kalktığını düşünün. Her uçağa milyonlarca yolcunun bindiğini ve dünyanın her yanına seyahat ettiklerini… Şimdi büyük bir sarsıntı geçiren ve düşme tehlikesi atlatan bir uçağın içinde bu kadar yolcu tesadüfen mi bulunur? Ya da büyük bir ana yolda karşılıklı gelen iki arabanın hızla çarpıştığını düşünün. Arkadaki araba bu kazadan neredeyse salise farkıyla kurtulur. Peki tam önündeki iki araba tesadüfen mi çarpışmıştır? Kendi arabası tesadüfen mi kurtulmuştur?

İşte olayları Kuran’la değerlendirmeyen bir yolcunun ilk yanılgısı burada başlar. Hiçbir kaza tesadüfen gerçekleşmez. O uçağa kaç yolcunun bineceği, uçağın hangi sebepten dolayı arızalanacağı, hangi şiddette sarsılacağı, uçağa son adım atan yolcunun kim olacağı, kimlerin ölüp kimlerin sağ kalacağı çok önceden bellidir. Ama imansız kişiler bu gerçekleri bilmedikleri için olayları hep tesadüflerle açıklamaya çalışırlar. Uçak kabini arızalanmış, uçağın yakıtı bitmiş, pilot son kontrollerde uçağın tekerleklerini kontrol etmemiş diye açıklamalar getirirler. Hâlbuki Allah bu kazanın gerçekleşmesi için bir sebep yaratır. Pilotun bir hatasını, ya da uçağın kanadına giren bir kuşu vesile eder. Tam kaza anında tüm gücün Allah’a ait olduğuna kesin kanaat getiren insan, Allah’ın kaderi kusursuz yarattığını ve her olaya hakim olduğunu da mutlaka görmelidir. Allah zamana ve mekana bağlı değildir. Tüm kâinatın kaderini de tüm detaylarıyla belirlemiştir. Yeryüzündeki tek bir taşın kaderi de tek bir insanın kaderi de, tek bir kelebeğin kaderi de Allah katında yazılıp saklanmıştır.

Hiç şüphesiz, biz her şeyi kader ile yarattık. (KAMER SURESİ / 49)

Uçak gökyüzündeyken, kaza anında savunmasız halde kalan insan kendisini çok aciz hisseder. Çünkü Allah o kişiyi ölümle adeta burun buruna getirir. O an insanın ne holdingi, ne bankada milyonlarca doları, ne evi, ne arabası, ne masasında bekleyen evrakları önemlidir. O an insan adeta hiçbir şeye sahip olmadığını hisseder. Sadece Allah ve O’ndan yalvararak yardım isteyen kendisi vardır. O an insan sadece ve sadece kurtulmaktan başka bir şey düşünemez. Tamamen yere kapanmış durumdadır. Şiddetli sallanan bir uçakta o insana bankadaki dolarlarını sormayı deneyin, bu sorunuz karşısında hayretler içinde kalacaktır. İşte ölüme bir adım bile yaklaşmak insana hayatta değer verdiği her şeyin ne kadar önemsiz olduğunu hatırlatır.

Kazadan kurtulan bazı insanlar kibirlerinden dolayı korktuklarını belli etmezler. Çok hafif bir sarsıntı belki insanı çok fazla ürkütmeyebilir. Ama gökyüzünde uçağın dehşetli sallanması her insanı diz üstü yere çökertir, yalvara yakara dua ettirir. İnsan biran için olsun durup bu kaza neden benim başıma geldi, bunun hikmeti nedir diye düşünmez mi? Dünyada yaşayan milyonlarca insanın başına gelmiyor ama neden ben ölüme bu kadar yaklaştırıldım diye sormaz mı? Çünkü Allah mutlaka bir hikmetle o insana ölümü hatırlatmaktadır. Allah bir insanı böyle bir kazadan kurtarıyorsa bu ona iman etmesi için bir süre daha verildiğini gösterir. Çünkü Allah dilese insan daha farkında bile olmadan canını alır. Aniden bir tırın altına giren arabadaki insanlar daha ne olduğunun farkına bile varamadan ölüm melekleri ile karşılaşırlar. Melekler de derhal canlarını alır. Olay yerinde ise sadece bedenleri kalır.

Hiç kuşkusuz kaza insanı çok etkiler. Fakat insan hızla günlük olaylara kendini kaptırır. Çevresindekilerde kazayı hiç düşünmemesini, bol bol eğlenmesini tavsiye ederler. O insanda kısa bir süre sonra hızla televizyon programlarına, akşam yemeklerine, iş toplantılarına geri döner. Dünyada sahip olduğu her şeyi, evi, arabası, işyeri, emrinde çalışan adamları, bankadaki parası tekrar önem kazanır. Ve çok kısa bir süre sonra da Allah’a nasıl yalvarıp yakardığını tamamen unutur.

Unutmayın, dünyada şimdiye kadar yaşanan milyonlarca kazanın hiçbiri tesadüfen gerçekleşmemiştir. Kazanın her detayı ve hangi insana isabet edeceği Allah tarafından kaderde belirlenmiştir. Kazayı değil unutmak, insanın ömrü boyunca aklından çıkarmaması gerekir. İnsan bu kazayla Allah’ın inançlı bir insan olması gerektiğini hatırlattığını, eğer iman etmezse ahirette nasıl yalvaracağını gösterdiğini görmelidir. Eğer bunları görmezden gelip, olayları tesadüfmüş gibi göstermeye çalışırsa, başına hiçbirşey gelmemiş gibi dünyaya dalarsa asıl yıkımı ölümle tam olarak karşılaştığı zaman anlayacaktır. Bir insanın ölüm meleklerini gördükten sonra pişman olup kendisini düzeltmesine imkân yoktur. Bu yüzden sonsuza kadar pişman olmadan önce kaderinizde sizin için özel yaratılan olaylara, detaylara bakın, Allah’ın sizin için yazdığı imtihanları kavrayın ve hiç vakit kaybetmeden samimi olarak kalbinizi Allah’a bağlayın. Çünkü O kullarını çok seven, çok bağışlayandır ve kaderimizdeki her detayı çok büyük bir hikmetle yaratandır.

De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir." (CUM'A SURESİ / 8)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder