Tüm dünyada üniversitelerde Darwin’in köhne teorisi tartışmasız kabul ediliyor. Bu teori zorla öğrencilere kabul ettirmeye çalışılıyor. Üniversiteyi bitirmemiş, babasının işe yaramaz serseri! olarak tanımladığı Darwin olağanüstü zeki doğabilimci olarak gösteriliyor. Halbuki Darwin’in doğabilimciliği sadece topladığı böcekleri ağzına doldurmaktan ve ilkel ağaçlar çizerek milyarlarca mükemmel canlıyı açıklamaya çalışmasından ibarettir.
Darwin’in evrim teorisinin hiçbir bilimsel dayanağı yoktur, 21. yüzyılda tek bir protein dahi tesadüfen oluşturulamamıştır. Yüzlerce demiyorum, tek bir tane diyorum. Yüzyıllar boyunca biyoloji, fizik, kimya, biyokimya ve bunlar gibi hemen her bilim dalında çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Bunlar zaman içinde bilimsel verilerle doğrulanır veya reddedilir. Bilimsel teoriler bu şekilde bilimsel gelişmelere yön verir.
Fakat konu evrim teorisi olduğunda, bu teori ile ilgili olarak bütün kurallar farklıdır. Teori, bilimsel veriler üzerine değil çarpık bir ideoloji üstüne kurulmuştur. Canlıları Allah’ın yarattığını kabul etmek istemeyenler Yaratılış gerçeğine kendi istekleri doğrultusunda başka bir alternatif getirmeye çalışmışlardır. Bir başka deyişle Darwinizm, evrimcilerin, Allah’ı inkar etmek için seçtikleri düzmece bir dindir. Bu yüzden evrimciler ne pahasına olursa olsun Darwinizmi kabul ettirmeye çalışırlar, fakat teoriyi ispatlayacak tek bir delil bile bulamazlar. Bilimin gelişmesiyle elde edilen tüm bilgiler ısrarla yaratılışı göstermektedir. Fosil kayıtları da evrimcilerin başına adeta kabus gibi çökmüştür. Bulunan binlerce fosil milyarlarca yıldır canlıların hiçbir şekilde değişmediğini, yani evrim geçirmediğini kanıtlamıştır.
Bütün delillere rağmen evrim teorisi dünyada büyük bir inatla savunulmaktadır. Başka hiçbir bilimsel teori, hiçbir ideolojik akım bu şekilde değildir. Hiçbir teori kanunlarla resmi olarak korunmamaktadır. Her ideoloji eleştirilebilir, fakat Darwinizmi eleştirmek nerdeyse imkansızdır. Darwinizm’e herhangi bir şekilde eleştiri getirenler derhal görevlerinden alınırlar, görüşlerini bildirmeleri acilen engellenir. Kendi üniversitesinde neredeyse 20-30 yıl emek vermiş olan profesörler, Darwinizm’i eleştirdikleri an birdenbire işten atılırlar. Bir devlet görevlisi, anti Darwinist olduğu anlaşıldığı anda gerekçesiz olarak işinden olur. Üniversitede biyoloji eğitimi veren bir öğretim görevlisi Darwin’e inanmadığını söyleyebilir mi zannediyorsunuz? Söylediği taktirde bu üniversitedeki son günü olur. Bu sıkı yönetim o kadar istikrarla uygulanmakta ve o kadar iyi bilinmektedir ki, Darwinizm aleyhine laf söylemek adeta suçtur. Kimse buna cesaret edemez.
İşte bütün bu dayatmalar ve baskılar nedeniyle dünyada Darwinist sahtekarlıklar açıkça söylenemiyor. Hangi üniversitede Darwinistlerin sahtekarlığını anlatan bir panel düzenleyebilirsiniz? Değil panel bu konuyla ilgili tek bir afiş assanız tüm üniversite yönetiminin ayağa katlığını görürsünüz. Çünkü Darwin ile ilgili aleyhte değil panel yapmak, tek bir söz bile söylemek yasaklanmıştır. Profesörler derste tek bir ara fosil bile olmadığını itiraf edemezler, fosillerin yaratılışı ispat ettiğini saklarlar, insanın atası maymun diye masal uydurduklarını söyleyemezler. Çünkü bu sahte din devletlerin himayesinde korumaya alınmıştır.
Ama Darwinistlerin yıllarca emek emek kurduğu kaleler artık yıkıldı, gelişen bilim şimdiye kadar kimsenin söylemeye cesaret edemediği gerçekleri bağırıyor. Bir elektron mikroskobu altında hücreyi inceleyen bir profesörün evrime inanması artık mümkün değildir. Binlerce değişmeyen fosili gören öğrencilerin de evrime inanması mümkün değildir. Bir proteinde oluşan inanılmaz kompleksliği gören bir insanın da evrime inanması adeta imkansızdır. Evrimciler bu yalanı sonsuza kadar götürebileceklerini sandılar. Şimdi tüm dünyadan bir bir kalelerin yıkılış sesleri geliyor. Yıkılan kalelerin altında kalan evrimcilerden de acı haykırışlar, çığlıklar yükseliyor. Kimi de bu sahtekarlığı sürdüremeyerek gelişen bilim karşısında yaratılışı kabul etmek zorunda kaldığını itiraf ediyor, tıpkı 81 yaşındaki İngiliz felsefe profesörü Antony Flew gibi…
Flew hayatı boyunca eğitim vermekte olduğu Oxford, Aberdeen, Keele ve Reading Üniversiteleri ile ziyaret için bulunduğu çok sayıda Amerikan ve Kanada üniversitesinde evrimi ve ateizmi savunmuştur. Ancak modern bilimin yaratılış hakkında ortaya koyduğu açık ve kesin kanıtlar karşısında Flew, yaşamın bilgiye dayalı kompleksliği karşısında, hayatın gerçek kökeninin bilinçli tasarım olduğunu görmüş ve 66 yıl boyunca savunduğu ateizmin, çökmüş bir felsefe olduğunu kabul etmiştir. Flew, bu inanç değişikliğinin temelinde yatan bilimsel sebepleri şu sözlerle açıklamıştır:
"Biyologların DNA araştırmaları, yaşam için gerekli düzenlemelerin neredeyse inanılmaz olan kompleksliğini ortaya koyarak, yaşamın temelinde bilinç bulunmuş olması gerektiğini gösterdi". "Artık, üreyebilen o ilk hücrenin naturalist evrime dayali bir açıklamasını oluşturmayı düşünmeye başlamak bile aşırı derecede zor bir hal almıştır". "İlk canlının cansız maddeden evrimleştiği ve olağanüstü kompleks bir canlıya dönüştüğü iddiasının hiçbir geçerliliği olmadığına, kesin bir şekilde kanaat getirdim".
http://www.imanedenbilimadamlari.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder