
Mali kriz tam anlamıyla tüm dünyayı sarsıyor, dev şirketler ard arda yıkılıyor. Peki tüm dünyayı etkileyen bu ekonomik krizden biz nasıl kurtulacağız?
Öncelikle faizlerin tamamen sıfıra çekilmesi gerekiyor. Zaten bu yöntem uygulanmaya başlandı ve hemen etkisini gösterdi. Her gün gazeteler bir puan-iki puan faizlerin düşürüldüğünü yazıyor. Halbuki hiç korkmadan faizler biran önce tamamen sıfırlanmalı, insanlardan faiz ödeyemediği için batma korkusunun giderilmesi gerekiyor.
Vatandaşlardan alınan vergilerin tamamen düşürülmesi şart. Vatandaş kazandığının çoğunu vergiye yatırıyor. Devlet bu dönemde vatandaştan aldığı vergi oranını düşürüp, insanların bu dönemi daha rahat geçirmelerini sağlamalıdır. İnsablar evine doğru düzgün yiyecek alamazken çok fazla vergi ödemeye devam ediyorlar.
Türkiye tarım ve hayvancılık yönünden oldukça zengin bir ülke. Devletin alacağı en acil önlem çiftçinin ve hayvan üreticilerinin desteklenmesi, üretimlerini arttırabilmeleri için bütün imkanları sağlaması yönünde olmalıdır. Bu üreticilere ucuz hammadde imkanı, vergi alınmaması, her türlü sosyal imkan sağlanmalıdır. Ekonomik krizin getirdiği yokluk ve kıtlık ancak tarım ve hayvancılıkta çok büyük bir kapasite ile üretim yapılıp üretilen kısmın belli bir miktarının stoklanması ile önlenebilir. Aksi taktirde kıtlık nedeniyle her yıl üretim düşeceğinden stok yapılmazsa insanlar yiyecek hiçbirşey bulamayacak duruma gelebilirler.
Bu dönemde dış borç açığının iyice artmasına kesinlikle izin verilmemelidir. Biran önce ithalat sınırlandırılmalı, ihracata ağırlık verilmelidir. Yurt dışından yoğun miktarda alınan lüks tüketim malları bu dönemde alınmazsa insanlarda büyük bir ihtiyaç oluşturmaz. Ama oluşan dev dış borç ülkeyi gittikçe daha da fakirleştirir.
Türkiye’de yaşayan herkesin yastık altında biriktirdiği altınları piyasaya sürüp piyasayı hareketlendirmesi alınacak diğer bir önlem. Ayrıca halkın elindeki parayı korkarak tutması ve hiçbir harcama yapmaması piyasayı tamamen kilitliyor. Halbuki herkes harcamaya devam etse, üretici üretimini yapabilecek, halk almaya devam edecek, şirketlerin insanları işten çıkması gerekmeyecektir.
Bankaların bu büyük kriz ortamında vatandaşlara karşı son derece ılımlı ve anlayışlı bir politika izlemeleri gerekir. Zor durumda olana bizde yüklenelim, faizlerle firmaları batıralım mantığı şirketlerin yıkılmasına, birçok insanın işsiz ve sokakta kalmasına neden oluyor. Bu yüzden borçlar mümkün olduğu kadar ertelenerek insanlara kolaylık gösterilmelidir.
Türkiye’deki çok zengin firmaların ve yine çok büyük maddi imkanlara sahip kişilerin bankalarda biriktirdikleri paraları piyasaya sürerek piyasayı canlandırmalılar. Bir yanda kitleler halinde paranın yığılması, diğer yanda açlık ve kıtlık çekilmesinin hiçbir anlamı yoktur. Devlet büyük firmalara bu yönde teşvik vermeli, yeni üretim alanları için kolaylık sağlamalıdır.
Bu büyük ekonomik kriz ortamında insanların birbirlerine mutlaka maddi ve manevi destek vermeleri şarttır. Genellikle hep maddi olarak neler yapılacağından bahsediliyor. Halbuki manevi destek, zor durumlarda birlik ve beraberliğin korunması son derece önemlidir. Krizin gittikçe büyümesi insanları çok endişelendiriyor. Halbuki toplumda çok büyük bir yardımlaşma yaşansa, kişi her ne olursa olsun hem devletten, hem de insanlardan yardım göreceğini bilse psikolojik açıdan yıkıma uğramaz. Bu yüzden öncelikle herkesin fakir halka yardım etmesi, fakirlerden hastanelerde para alınmaması, fakir ve zor durumda olan halkın acil ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Manevi beraberlik insanlara çok büyük bir kazanç getirir. Bu dönemde zengin olanların fakirlerin mutlaka yiyecek, giyecek, yakıt ve ilaç gibi acil ihtiyaçlarını karşılamaları gerekir. Böylesine büyük bir kriz ortamında insanların vicdanlarının harekete geçmesi, kendini düşünmek yerine zor durumda olan yardıma muhtaç çocukları, kadınları, hastaları düşünmeleri çok elzemdir.
Türkiye’deki çok zengin firmaların ve yine çok büyük maddi imkanlara sahip kişilerin bankalarda biriktirdikleri paraları piyasaya sürerek piyasayı canlandırmalılar. Bir yanda kitleler halinde paranın yığılması, diğer yanda açlık ve kıtlık çekilmesinin hiçbir anlamı yoktur. Devlet büyük firmalara bu yönde teşvik vermeli, yeni üretim alanları için kolaylık sağlamalıdır.
Bu büyük ekonomik kriz ortamında insanların birbirlerine mutlaka maddi ve manevi destek vermeleri şarttır. Genellikle hep maddi olarak neler yapılacağından bahsediliyor. Halbuki manevi destek, zor durumlarda birlik ve beraberliğin korunması son derece önemlidir. Krizin gittikçe büyümesi insanları çok endişelendiriyor. Halbuki toplumda çok büyük bir yardımlaşma yaşansa, kişi her ne olursa olsun hem devletten, hem de insanlardan yardım göreceğini bilse psikolojik açıdan yıkıma uğramaz. Bu yüzden öncelikle herkesin fakir halka yardım etmesi, fakirlerden hastanelerde para alınmaması, fakir ve zor durumda olan halkın acil ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Manevi beraberlik insanlara çok büyük bir kazanç getirir. Bu dönemde zengin olanların fakirlerin mutlaka yiyecek, giyecek, yakıt ve ilaç gibi acil ihtiyaçlarını karşılamaları gerekir. Böylesine büyük bir kriz ortamında insanların vicdanlarının harekete geçmesi, kendini düşünmek yerine zor durumda olan yardıma muhtaç çocukları, kadınları, hastaları düşünmeleri çok elzemdir.
Gıda, tarım, enerji, kümes hayvancılığı sektörlerinin devlet tarafından tamamen desteklenmesi ve her türlü zorluğa acil çözümler alınması, bu sektörlere faizsiz kredi verilmesi gerekir.
Ülkemiz bu büyük krizle boğuşurken acil israf önleme tedbirleri hala tam olarak alınmadı. Öncelikle büyük otellerin, lokantaların, tatil köylerinin, şirketlerin yemek atmasına asla izin verilmemeli, devlet buna biran önce yasak getirmelidir. Sokakta onca işsiz, aç insan ve çocuk varken yemekleri sokağa atmak son derece yanlış ve hiçbir mantığa sığmayan bir harekettir. Gerekirse devlet birtakım birimler oluşturarak bu temiz ve sağlıklı yiyecekleri fakir halka ulaştırmalıdır. Sadece bu yöntemin uygulanması bile birçok fakir insanın açlıktan kurtulmasını sağlar.
Ülkemiz bu büyük krizle boğuşurken acil israf önleme tedbirleri hala tam olarak alınmadı. Öncelikle büyük otellerin, lokantaların, tatil köylerinin, şirketlerin yemek atmasına asla izin verilmemeli, devlet buna biran önce yasak getirmelidir. Sokakta onca işsiz, aç insan ve çocuk varken yemekleri sokağa atmak son derece yanlış ve hiçbir mantığa sığmayan bir harekettir. Gerekirse devlet birtakım birimler oluşturarak bu temiz ve sağlıklı yiyecekleri fakir halka ulaştırmalıdır. Sadece bu yöntemin uygulanması bile birçok fakir insanın açlıktan kurtulmasını sağlar.
Bütün bunların yanında alınacak diğer önlemler, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın ülkeye para akışını hızlandırmaları döviz getirmeleri, fakirlerden hastanelerde ilaç ve muayene ücreti alınmaması, firma sahiplerinin çok yüksek maaş alan kişilerle çok düşük maaş alan kişilerin maaşlarında düzenlemeler yapması olarak sayılabilir.
Hepsinden önemlisi bu sarsıcı ekonomik krizde kimsenin bencil düşünmemesi ve vicdanıyla hareket etmesi en önemli husustur. Birçok insan açken, işsizken, sokaktayken ‘ben nasıl olsa bu krizden etkilenmiyorum’ diyerek parayı saçıp savurmayı kimsenin vicdanına yakıştırmaması gerekir diye düşünüyorum. Unutulmamalıdır ki General Motors, Lehman Brothers, Freddie Mac, Fannie Mae ve AIG şirketlerinin yöneticileri de asla bir gün gelip her şeylerini kaybedeceklerini ve iflas edeceklerini düşünmüyorlardı ama biranda tüm servetlerini kaybederek büyük bir şok yaşadılar. Yıllarca devam edeceği söylenen bu sarsıcı krizden kimin nasıl çıkacağını bilmiyoruz, bu yüzden manevi birliğe, yardımlaşmaya, fakirleri koruyup kollamaya çok özen gösterelim. Çünkü zenginken ertesi gün o fakirlerin arasında olup insanlardan yardım için el uzatan kişiler bir gün bizler de olabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder