2 Nisan 2010 Cuma
New York Times: Dünyada Kuran ahlakı hızla yayılıyor
Yaşanmakta olan gelişmeler, 19. yüzyılda yaygın olarak benimsenen materyalist felsefenin, 21. yüzyılda tamamen terk edilmeye başlandığını ve yerini, Allah inancına ve Kuran ahlakına bıraktığını gösteriyor. New York Times'ta sayısında yayınlanan bir haber, ABD'de 11 Eylül'de gerçekleşen terörist saldırıların ardından, İslam dinine büyük bir yöneliş olduğunu ortaya koydu.
Jodi Wilgoren'in haberine göre, 6 milyona ulaşan Müslüman sayısıyla İslam, ABD'de en hızlı büyüyen din. İstatistiklere göre her yıl 25.000 kişinin Müslüman olduğunu ifade eden New York Times, 11 Eylül'den sonra İslam'ın büyüme hızının 4 kat arttığını belirtti.
Haberde ayrıca şu ifadelere yer veriliyor: "Uzmanlar, İslam'ın evrensel mesajı ile insanları etkilediğini söylüyorlar. Diğer dinlerle ortak inançların çokluğu ve Hz. İsa'nın, Hz. İbrahim'in ve İncil'de bahsi geçen birçok peygamberin Müslümanlar tarafından peygamber olarak kabul edilmesinin İslam'a yönelişi artırdığı bir gerçek. İnsanlar sadece kelime-i şehadet getirerek Müslüman olabiliyorlar."
Dünya aradığı huzur ve refahı güzel ahlakta buluyor
20. yüzyılın sonlarına doğru Batı dünyasında, dikkat çekici bir şekilde Allah'a, dine ve maneviyata yöneliş göze çarpmaya başlamıştı. Özellikle son günlerde, İslam ahlakının getirdiği barış, hoşgörü ve kardeşlik mesajının tüm dünya gündemine girmesi ve daha iyi anlaşılmaya başlanması sonucunda bu yöneliş hız kazandı.
Liderlerin yanı sıra, sanatçılar, bilim adamları, sporcular, yazarlar, aydınlar artık çalışmalarında, yaptıkları açıklamalarda Allah'ın ismini anarak, dine ve maneviyata yönelişin önemini ifade ediyorlar. Medyada "Allah'a inanıyorum", "her gece dua ederim", "Allah'a şükretmediğim tek günüm bile geçmiyor", " Allah sizi ve ülkemizi korusun" gibi başlıklar içeren haberlere çok sık rastlıyorum. Bu haberlerden bazıları şunlar:
"1 milyardan fazla insanın kabul ettiği İslam, dünyanın en hızlı büyüyen dini" (ABCNEWS, Abcnews.com)
"İslam, Amerika'da en hızlı büyüyen din..." (NEW YORK TIMES, 21 Şubat 1989, s.1)
"Müslümanlar dünyanın en hızlı büyüyen grubu" (USA TODAY, Nüfus Referans Bürosu, 17 Şubat 1989, s.4)
"İslam, Kuzey Amerika'da en hızlı büyüyen din..."(TIMES MAGAZINE)
"İslam Amerika'da büyümeye devam ediyor, hiç kimse bundan şüphe etmiyor."(CNN, 15 Aralık 1995)
"İslam Amerika'da en hızlı büyüyen din. Birçok insanımız için bir yol gösterici ve denge unsuru." (LOS ANGELES TIMES, 31 Mayıs 1996, s.3)
"Amerikan anketlerinde sonuç Allah'a dönüş: Amerika, dini inançta güçlü bir dirilme yaşıyor. Son on yılda Allah'a ve mucizelerin varlığına inanan insanların yüzdesi çok fazla arttı." (DAILY TELEGRAPH, 23 Aralık 1997)
"Her on Amerikalı'dan dokuzu Allah'a dua ediyor."
(Evangelical Press News Service)
"Bilim Allah'ı Buluyor" (NEWSWEEK, Temmuz 1998)
"Yaratılış dünyada büyük bir hızla yayılıyor." (NEW SCIENTIST, 22 Nisan 2000)
Bilimsel gelişmeler Allah'a yöneltiyor
Keppler, Newton, Cuvier, Linneaus gibi pek çok büyük bilim adamı, evreni veya canlıları "Allah'ın delillerini görme" niyetiyle inceliyordu. William Paley adlı bilim adamı tarafından kaleme alınan ve 1802 yılında yayınlanan Natural Theology: or, Evidences of the Existence and Attributes of the Deity, Collected from the Appearances of Nature isimli kitabı, pek çok iman hakikati içeriyor ve Paley tüm bunları "tasarım" mantığıyla anlatıyordu. Kitabının girişinde bir saat örneği vermiş ve bir arazide gezinirken yerde bir saate rastlayan bir insanın "bunu herhalde doğa tesadüfen yapmış" diye düşünmeyeceğini, her saatin bir saat yapımcısını ispat ettiğini anlatmıştı. Ardından da canlı organlarını inceleyerek her birinin bir saatten çok daha kompleks tasarımlar içerdiğini ve Allah'ın varlığını ispat ettiğini açıklamıştı.
Bugün Batı bilimi bu gerçekleri bir bir keşfetti. Bilim, bir zamanlar Paley'in anlattıklarının doğru olduğunu, canlıların gerçekten birer "iman hakikati" olduklarını ve Allah tarafından yaratıldıklarını ispat etti. Tanınmış biyokimya profesörü Michael Behe, bu gerçeği Darwin's Black Box isimli kitabında şöyle vurgular:
"Paley'in görüşlerine kim karşılık verebilmiştir? Söz konusu saat, akıllı bir tasarımcı olmadan nasıl var olmuş olabilir?... Gerçekte Paley hiçbir zaman çürütülememiştir. Darwin veya Dawkins, bilim veya felsefe; hiçbir şekilde saatin bir tasarımcı olmadan nasıl var olduğunu açıklayamamıştır."
İman hakikatlerinin yeniden keşfi, bilim dünyasıyla birlikte tüm dünyayı derinden etkileyecek bir gelişmedir. Bu vesileyle, 1.5 asırdır dünyayı aldatan materyalist felsefe yıkılmış, insanlar Allah'ın varlığını kavramışlardır.
Allah'a yöneliş, materyalizmin çöküşünü hızlandırdı
Materyalizm, günümüzde büyük bir gürültüyle çökmektedir. 19. yüzyıla yön veren üç önemli materyalist fikir adamı olduğu söylenir: Freud, Marx ve Darwin. İlk ikisinin teorileri geçtiğimiz 20. yüzyıl içinde denenmiş, incelenmiş ve sonunda geçersizlikleri anlaşılarak birbiri ardına reddedilmiştir. Darwinizm ise şu içinde bulunduğumuz dönemde yıkılmıştır.
Son dönemde yaşanan bazı önemli gelişmeler, materyalizmin bu büyük çöküşüne hız kazandırdı. Önce, ışık hızını aşma amacıyla deney yapan bilim adamları, tüm bilimsel kabulleri alt üst eden bir bulguyla karşı karşıya geldiler: Işık hızının kat kat aşıldığı bir deney ortamında, deneyin sonucunun sebebinden daha önce gerçekleştiğine hayretle şahit oldular. Bu, 19. yüzyılda materyalist temellere dayanarak ortaya atılan "nedensellik" iddiasının çürümesi anlamına geliyordu. Bir gazete manşetinde konu "sebepsiz sonuç olabileceği ve bir olgunun sonunun, başından önce meydana gelebileceği kanıtlandı" diye özetlendi. Gerçekten de bir olayın sonucunun sebebi gibi gözüken olaydan önce gerçekleşmesi, tüm olayların ayrı ayrı yaratıldığının bilimsel bir delilidir ve materyalist dogmayı tamamen yıkmaktadır.
Bundan başka, insanın gen yapısını çözmek için yürütülen İnsan Genomu Projesi sonuçlandı ve Allah'ın canlıları ne denli üstün bir yaratılışla var ettiğini ortaya koyan "genetik bilgi"nin detayları insanlığın gözleri önüne serildi. Bugün bu projenin sonuçlarını inceleyen, tek bir insan hücresinde binlerce ansiklopedi sayfasını dolduracak kadar bilgi saklandığını öğrenen her insan, bunun ne kadar büyük bir yaratılış delili olduğunu kavrıyor.
Toprağın altından çıkarılan (milyarlarca yıllık) milyonlarca fosil günümüzde yaşayan canlılarla tamamen aynı olduklarını ve evrim geçirmediklerini kanıtladı. Evrimciler evrimi ispat edecek tek bir ara geçiş fosili bulamadıkları gibi yaratılışı ispat eden milyarlarca fosille karşılaştılar. Bu fosiller milyarlarca yıl önce yaşayan kuşun yine aynı kuş, sürüngenin yine aynı sürüngen, balığın yine aynı balık olduğunu ispatladı ve bu deliller 21. yüzyılda evrim teorisini tarihe gömdü.
Tüm bu gelişmeler, 19. yüzyılda yaygın olarak benimsenen materyalist felsefenin, 21. yüzyılda tamamen terk edilmeye başlandığını ve yerini, Allah inancına, Kuran ahlakına bıraktığını gösteriyor. Bu gerçek aşağıdaki Kuran ayetinde şöyle haber verilmektedir:
"De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur." (İsra Suresi, 81)
Önümüzdeki günlerde insanların çok daha fazla İslam’a ve Kuran ahlakına yöneldiklerine şahit olacağız, ekonomik kriz insanların materyalist zihniyetten tamamen kurtulmalarına, mala, paraya, mevkiye önem vermek yerine dine, Kuran’a, güzel ahlaka, ahirete önem vermek gerektiğini görmelerini sağlayacak. Hep birlikte bu güzel gelişmelere şahit olacağız…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder