7 Nisan 2010 Çarşamba

Bir eşi daha yok!



Milyarlarca insanın parmak izi birbirinden tamamen farklı yaratılıyor. Düşünebiliyor musunuz, dünyada yaşayan milyonlarca insan var, hiçbirinin parmak izi bir diğerininkine benzemiyor. Daha bir bebek annesinin karnındayken tüm vücudunda çok büyük mucizeler yaratılıyor. Parmak izi de bunlardan sadece bir tanesi. Fakat insanlar genelde pek düşünmedikleri ve zamanla alıştıkları için bir süre sonra bu mucizeleri görmezden gelebiliyor, hatta doğal karşılayabiliyorlar. Oysa ortada çok olağanüstü bir akıl ve sanat duruyor, bakıyor ama göremiyorlar.

Tek bir parmak iziyle yeryüzündeki milyarlarca insana bir kimlik verilmiş demektir. Bugün her malın üzerinde bir barkod vardır. Bu barkoda bakarak malın kim tarafından, ne zaman imal edildiğini ve fiyatını öğrenebiliriz. Aynen bunun gibi her insanın parmak uçlarında bulunan izler, altı milyar insanla arasındaki farklılığı ortaya koyar. Yani her insanın şu bir santimetre kare içerisindeki parmak ucunda, onun kimliği ve tüm özellikleri saklanmıştır. Biliyorsunuz parmak izi, bugün kriminolojide suçluların tespitinde kullanılır. Bu iz o kadar kesindir ki, ilk insandan bugüne ne kadar insan gelişmişse hiçbirisinin parmak izi diğerine benzemez.

Parmak izi parmakların son eklemi ve uç kısmındaki kıvrımların meydana getirdiği izdir. İnsan vücudunun dış derisinde bulunan her kıvrımda ter gözenekleri vardır. Bunların her biri iç deriye kadar uzanır. Her gözenek orada çiviye benzeyen ve Papila denen iki sıralı çıkıntılarla iç deriye sanki çivi atmış gibidir. Bu sebeple dış deri hasara uğrasa, hatta tamamıyla dökülse bile, bu Papilalar yine de parmak izinin tespiti için yeterlidirler. Yine, yeni çıkan derilerdeki izler de eskisinin aynısı olurlar. Fakat iç deride bulunan papilalar tamamıyla kaybolursa o zaman parmak izini tespit etmek mümkün olmaz; zira bu durumda parmak içi kıvrımları tamamen kaybolmaktadır. İki kişinin tesadüfen aynı genetik parmak izine sahip olabilme ihtimali, istatistiki olarak imkansızdır.

Modern manada parmak izi tespiti ve faydalanma konusunda ilk adım 1880'de atılmıştır. Bu tarihte İngiliz bilgini olan Henry Faulds ve Wiliam James Herschel adlı iki İngiliz, Nature adlı bir ilmi mecmuada parmak izi hakkında makale yazmışlardır. Bu bilginler önceleri pişmiş çömleklerdeki parmak izleriyle ve matbaa mürekkebiyle parmak izi alma metoduyla uğraştılar. Bu gün kullanılan parmak izi metodu da aynı esasa dayanır.

Kimi fiziksel özellikler tümüyle genler tarafından belirlenmez. Parmak izi de bunlardan biridir. Her ne kadar parmak izinin ana hatlarını belirleyen genler olsa da, fetüsün anne karnında gelişimi sırasında başka etkenler de parmak izinin şekillenmesinde rol oynar. Örneğin, hormon seviyelerindeki değişim, beslenme, kan basıncı, fetüsün anne karnındaki pozisyonu gibi birçok dış etken parmak izlerinin oluşmasında etkilidir. Aynı durum ikizlerin ciltlerinde farklı çil, leke ve ben oluşumu için de geçerlidir.

Tek yumurta ikizleri babanın tek spermi ile döllenen annenin tek yumurtasının ikiye bölünmesiyle oluşur. Bu nedenle de tek yumurta ikizleri aynı DNA'ya sahiptirler. Bununla birlikte yine de ikizlerin görüntüleri tamamen aynı değildir ve parmak izleri, gözlerinin retina tabakaları ve hatta ses telleri de farklıdır.

Henüz 3. ayda, yani bir insan cenini sadece 9 cm boyunda iken, onun parmak ucu bir toplu iğnenin başı kadardır. Bu kadar küçük bir noktada, yaratılmış diğer bütün insanlardan farklı bir parmak izi teşekkül etmektedir. O artık içimizden biridir. Parmak izi 20. Yüzyılın çok büyük bir keşfidir. Ama 1500 sene önce insanlara gönderilen Kuran’ın hikmet dolu sayfalarında bu muhteşem bilgiyi şöyle görmekteyiz:

İnsan, onun kemiklerini Bizim kesin olarak biraraya getirmeyeceğimizi mi sanıyor? (Kıyamet Suresi, 3)

Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetirenleriz. (Kıyamet Suresi, 4)

Kaynak: http://www.insaninyaratilisi.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder