4 Mayıs 2010 Salı

Tüm Türkiye’de neden fosil sergileri yapılmasın?



Bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıllarda tüm Türkiye çapında yaratılışçılar tarafından fosil sergileri düzenlendi. Konferans salonlarında, metrolarda, restaurantlarda, caddelerde, alışveriş merkezlerinde kısaca her yerde fosil sergisi ile karşılaşabiliyorduk. Üstelik bu fosil sergileri son derece profesyonel hazırlanmıştı. Çok kaliteli afişler ve hiç değişmeyen milyonlarca yıllık fosiller özel camekânlı kutularda sergileniyordu. Böylece insanlar hayvanların ve bitkilerin milyonlarca yıl geçmesine rağmen hiç değişmediğine kendi gözleriyle şahit oluyorlardı. Hatta çok dikkatimi çeken bir diğer uygulama ise milyonlarca yıllık fosil ile günümüzde yaşayan canlı halinin yan yana sergilenmesiydi. Mesela milyonlarca yıllık bir kaplumbağa fosilinin yanına günümüzde yaşayan ve canlı örneği yan yana konmuştu, böylece insanlar canlıların hiç değişmediğini, yani evrim geçirmediklerini gözleriyle görüyor ve aynı zamanda evrime inanmadıklarını ifade ediyorlardı.

Söylediğim gibi bu fosil sergileri sadece İstanbul’da değil tüm Türkiye’de gerçekleştirildi ve binlerce insan tarafından ziyaret edildi. Fakat şimdi duyduğum kadarıyla fosil sergisi açmak iyice zorlaşmış. Bunun nedeni de evrimcilerden gelen tepkilermiş. İşte ben böyle bir uygulamayı gerçekten anlayamıyorum. Eğer evrimcilerde kendilerine güveniyorlarsa onlarda sergi açsınlar, hatta Taksim Meydanı’nda düzenlesinler ve söyledikleri gibi yüzlerce ara formu her yerde sergilesinler. Biliyorsunuz evrim teorisine göre canlılar birbirine dönüşürken fosil katmanları arasında binlerce ara form olmalı. Kolları yarı gelişmiş, bacakları yarı gelişmiş, güya balıktan sürüngene dönüşmek üzere, güya sürüngenden kuşa dönüşmek üzere son derece ucubik, yamuk yumuk canlı fosilleri bulunmalı. Fakat yok, hem de bir tane bile yok! Bu yüzden de evrimciler tek bir ara fosil gösteremiyorlar. Bulunan fosil kayıtlarının hepsi son derece düzgün ve mükemmel yaratılmış canlılara ait.

Darwin’de yeryüzü katmanlarında neden böyle ara geçiş formlarının bulunmadığına hayret ediyor ve bu hayretini şöyle dile getiriyor:

Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse, neden sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz? Neden bütün doğa bir karmaşa halinde değil de, tam olarak tanımlanmış ve yerli yerinde? Sayısız ara geçiş formu olmalı, fakat niçin yeryüzünün sayılamayacak kadar çok katmanında gömülü olarak bulamıyoruz... Niçin her jeolojik yapı ve her tabaka böyle bağlantılarla dolu değil? Jeoloji iyi derecelendirilmiş bir süreç ortaya çıkarmamaktadır ve belki de bu benim teorime karşı ileri sürülecek en büyük itiraz olacaktır. Charles Darwin, The Origin of Species, s. 172, 280

21. Yüzyıl Türkiye’si son derece demokratik olmalı, kişilerin hak ve özgürlükleri hiçbir şekilde kısıtlanmamalı. Avrupa Birliği’ne girme düşüncesinde olan Türkiye’nin her bireyi bütün düşüncelerini özgürce ifade edebilmeli, kitap yazabilmeli, sergi düzenleyebilmeli. Ve diğer insanlarda bu yazıları, kitapları okuyabilmeli, televizyon programlarını seyredebilmeli, sergileri gezebilmeli ve daha sonra da özgürce düşüncelerini açıklayabilmeli. Hiçbir konuda asla baskı ortamı oluşturulmamalı, herkes istediği görüşe inanmalı. Ancak bu şekilde demokratik bir ülkeye sahip olabiliriz, baskıyla, yasaklamayla, zorlaştırmalarla hiçbir yere varamayız. Hiçbir yere varamadığımız gibi insanların gerçekleri görmesini de engelleyemeyiz…

Bu yazıma canlıların nasıl hiç değişmediğini gösteren milyonlarca yıllık fosil resimleri ekleyeceğim, bu galeriyi de ziyaret edebilirsiniz.

Kaynak: www.evrimteorisi.info

Yazılarımla birlikte çok farklı konularda hazırladığım çok güzel galerilerimi mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Ayrıca http://blog.milliyet.com.tr/Arsiv.aspx?UyeNo=1589933&KategoriNo=66 sayfamda Kitap bölümüne açtığım kitapların hepsini ismini yazarak ücretsiz internetten okuyabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder